AnalizMakaleSiyaset Bilimi

Avrupa’da Sol Partiler: Güç Kaybının Nedenleri

ÖZ

Avrupa ülkelerinde hükümet, muhalefet ya da çoğunluğun temsilcisi durumunda olan sol kökenli partiler, yakın tarihli özellikle son seçimlerde güç kaybetmeye başlamışlar ve derin bir kriz içine girmiş durumdadırlar. 1990 yıllarda birçok Avrupa ülkesi Sol İdeolojiye sahip hükümetler tarafından yönetilmekteydi. Bu güç kaybının başlıca nedenleri göç, Avrupa Birliğinden ayrılma isteği, ekonomik kriz, işçi sınıfına yönelik çalışmaların azalması, artan İslamofobi, çevre, küresel ısınma, iklim ve parti içinde yeniden yapılan düzenlemeler, reformlar gibi etkenler sol ideolojiye sahip partilerin güç kaybına neden olmuştur. Ülkelerin iç dinamiklerine bağlı olarak da seçmen kaybı yaşanmaktadır. Mevcut olan literatür üzerinden Sol ideoloji kökenli partilerin 2000 yılı ve sonrası süreçte neden düşüşte olduğunu, çizgi grafiği üzerinden değerlendirilmesi yapılacaktır. Analiz sonrası yapılacak olan tartışma ile birlikte sol ideolojinin oy kayıplarının geri nasıl kazanabilecekleri hakkında bilgiler verilecektir. Değerlendirme Avrupa Birliği üyesi olan 5 ülke, 2000 ile 2018 yılları arasında genel seçimler dahilinde ülkelerin yeşiller ve sosyalist parti haricindeki sol ideoloji kökenli partiler üzerinden ilerleyecektir.

Anahtar Kelimeler: Avrupa, Yerel Seçimler, Sol Partiler, Seçmen Kaybı, Oy kaybı, İşçi Partileri, Sosyal Demokrat Partiler

Left Parties in Europe: Causes of Power Loss

ABSTRACT

Governments that europan countries , opposition or left parties that are represantatives of the majority are started to losing power from recently and especially last elections and occured a big crisis for them.

In the 90s many europan countries was be governed from left parties. Main reasons of this loss are claim of the leaving from the europan union, economic crisis, decreasing labor intended for proletariat, increasing islamaphobia, environment, global warming, climate and reorganization of the party and reforms caused the power loss of the left ideology parties. Depending on the internal dynamics of the countries, there is a loss of voters. From the current literature, the reason why the left ideology parties decreased in 2000 and after will be detailed in the graphic. With the discussion after the analysis, will give information about how the left ideology can recover the loss of votes. Evaluation The 5 member states of the European Union will progress between 2000 and 2018 in the general elections of the countries, other than the green party and other than the socialist party.

Keywords: Europa, Local Elections, Left Parties, Loss of Voter, Loss of Votes, The Labour Parties, The Social Democrat Parties

GİRİŞ

Demokrasi belli aralıklarla halkın kendi ideolojisinin temsilcisini seçtiği, siyasal denetimin doğrudan halka verildiği, sosyal ve ekonomik durumun gözetilmeden tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim şeklidir. Demokrasinin ilk temelleri Yunanistan şehir devletlerinde uygulanmıştır.


Günümüzde demokratikleşmenin ve halkın temsilciliğini, ideolojisini ortaya koyan siyasi partiler kurulmuştur. Partiler günümüzde siyasal hayatın başlıca aktörlerinden birisidir. 18. yy ’da bazı Avrupa Parlamentolarında görülen gruplaşma ve hizipler parlamento dışında bir örgüte sahip olmadıklarından gerçek anlamda parti saymak mümkün değildir (Kapani, 2014). Modern dönemde örgütlü parti sistemleri Amerika ve İngiltere’de ortaya çıkmıştır. İdeoloji, belli bir çerçevede örgütlenmiş, siyasal eylemlere temel sağlayan ve belli bir tutarlılığa sahip olan fikirlerdir (Heywood, 2015). Her siyasi partinin halkta olduğu gibi farklı ideolojisi vardır. Tüm İdeolojiler ilk olarak düzenin bir açıklamasını ve eleştirisini yaparlar; İkinci olarak arzu edilen bir gelecek ve iyi toplumu sunarlar; Son olarak ise siyasal değişimin nasıl olacağını gösterirler (Heywood, 2015).

Sol kavramı ilk kez Fransa’da ortaya çıktıktan sonra tüm Avrupa ve Dünya siyasetine yayılmıştır. Bu yayılmadan sonra sol ideoloji farklı kavram ve isimlerle özdeşleşmeye gitmiştir. Sol siyasi partiler bulundukları ülkelerde farklı teoriler ve uygulamalar ile birlikte devlet ve toplumun içinde bulunduğu durum, ekonomik sebepler, siyasal uygulamalara bağlı, komünizm, sosyalizm, maoizm, sosyal demokratlar, yeşiller ve işçi partileri gibi farklı isimlerle anılmaktadır.

Fransa, Almanya, İtalya ve Hollanda’da bulunan sosyal demokrat partiler solu temsil etmekle birlikte hem sosyalist hem de kapitalist uygulamalar içeren refah devletinin oluşturulmasında etkili olan siyasal partilerdir. Avrupa üzerinde var olan sol kökenli partilerin genel olarak ortak noktalarının olmadığı bilinmektedir. İngiltere de yer alan İşçi Partisi sol ile özdeşleşmiştir. Bu parti çoğunluk ile küresel kapitalizmi savunmaktadır. İşçi partisi İngiltere’yi en büyük kapitalist ülkelerinden birisi haline getirmiştir.

Avrupa’da özellikle sanayi devriminden hemen sonra sol tabanlı partilerin işçi sınıfının siyasal ve ekonomik sorunlarını temel politikaları içine almıştır. 1998 yılında Batı Avrupa ülkeleri olan Fransa, Almanya, İngiltere sol hükümetler kurulmuştur.

Bu çalışmada İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Hollanda gibi ekonomik ve refah seviyeleri yüksek olan ülkeler incelenecektir. Merkez sol ve sol ideolojiye sahip partiler seçilmiştir. Yeşiller ve sosyalist partiler çalışma konusunda yer almamaktadır. Sol ideolojiye sahip partilerin genel olarak oy kaybetmesi ve taraftar sayısının azalmasının temel sebebi olarak geleneksel işçi sınıfının çözülmesi görülmektedir. Avrupa’da artan milliyetçilik, göç karşıtlığı, İslamofobi, iklim, küresel ısınma, çevre ve Avrupa Birliği karşıtlığı ülke vatandaşları ve siyasiler gibi etkenlerde sol partilerin rakipleri tarafından şıkça kullanılmaktadır. Bu söylemleri kullanan aşırı, radikal sağ ve Yeşiller partileri Avrupalı seçmenler üzerinde önemli bir destek sayısına ulaşmasına neden olmuştur. İncelenecek olan partiler oy düşüşlerini durdurmak adına kendi içlerinde kongreler düzenlemiş ve tüzük değişikliğine gitmişlerdir. Merkez sol partiler, geleneksel fikirlerinden uzaklaşması ve seçim kampanyalarında halkın duymak istediklerini programlarında kullanmamaları seçmenleri başka alternatiflere yönelmesini sağlamıştır. Bu söylemleri aşırı sağ ve radikal sağ partiler kullanarak sol partiler karşısında güç kazanarak 2 dünya savaşı arası dönem, faşist liderler ve Soğuk savaş sonrası, Avrupa ülkelerinde radikal ve aşırı sağ çok büyük kitleler tarafından desteklenir hale gelmiştir. Avrupa’da son yapılan genel seçimler bu durumun önemli bir göstergesi haline gelmiştir. Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aşırı sağ parti lideri Le Pen ikinci tura kalarak ne kadar etkili olduklarını göstermiştir. Makale şu şekilde ilerleyecektir. Temel oy kayıplarının sebepleri incelenecektir. İncelenecek olan ülkelerin seçimlere giren partilerin toplam oy oranları hesaplanmış, çizgi grafik üzerine dökülmüştür. Seçimlere giren sosyalist ve yeşiller partileri grafik oluştururken esas alınmamıştır. Bu konu ile ilgili bahsedilen yöntemle yapılacak olan veri analizinden önce konu hakkında literatür taraması yapılacaktır.

LİTERATÜR TARAMASI

2000 yılından sonra sol ideolojiye sahip partiler büyük bir düşüş içine girmişlerdir. Bu konu üzerinde daha önce bazı çalışmalar yapılmış olmasına rağmen tam anlamı ile sorunun temel kaynağı ile ilgili fazla literatür bulunmamaktadır. Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere ve İtalya gibi ülkelerde son seçimler ile birlikte sol tabanlı partilerde düşüş yaşanmaktadır. Oy düşüşlerinin sebeplerini genel olarak Popülist sağ partilerin ve Yeşiller partilerinin güçlenmesiyle ilişkilendirilmektedir. Bu durum Karl Loxbo, Jonnas Hinnfors, Magnus Hagevi, Sofie Blomback ve Maria Demker’in birlikte hazırladıkları The decline of Western European social democracy: Exploring the transformed link between welfare state generosity and the electoral strength of social democratic parties, 1975–2014 adlı makalede literatürde olan boşluktan bahsedilmektedir. (2019)

Johannes Karreth, Jonathan T. Polk, Chistopher S. Allen taraflarınca yazılan Catchall or Catch and Release? The Electoral Consequences of Social Democratic Parties’ March to the Middle in Western Europe adlı makale son 30 yılda 3 Avrupa ülkesinin oylarının analiz ediyor. Analiz sol katılımlı, sol partiler veya koalisyonda yer alan sol partililerle ilgili bir incelemeden oluşmaktadır. Oy düşüşlerinin nedenlerini daha çok teorik bir yapıda incelemiştir. (2012)

Björn Bremer tarafından hazırlanan The missing left? Economic crisis and the programmatic response of social democratic parties in Europe adlı araştırma makalesinde ekonomik krizin sonuçlarında Avrupa’da yer alan sol tabanlı partilerin üzerinde bıraktığı etkiler üzerinden bir inceleme yapmıştır. Ekonomik kriz sonucunda seçmenlerin tavrı ve değişimi hakkında bilgi aktarmıştır. Grafikler üzerinden bir inceleme olan çalışma sadece ekonomik kriz üzerinden sol partilerin düşüşü hakkında çalışmıştır. (2018)

Stephen Whitefield ve Robert Rohrschneider tarafından hazırlanan Embedding integration: How European integration splits mainstream parties adlı araştırma makalesi Avrupa Entegrasyonu üzerinden anaakım partilerin nasıl böler? Sorusu üzerinden cevap aramaktadır. 24 Avrupa ülkesi üzerinden yapılan incelemeler doğrultusunda soruya cevap aranmıştır. İdeoloji ve Entegrasyon görüşleri üzerinden tanımlanan sağ ve sol konumlar hakkında çalışma ilerlemiştir. Avrupa Birliğinin Ekonomi, Göç ve Kültür gibi konular üzerinden sorunlar irdelenmiştir. Oy bölünmesini ve partilerin güç kaybetmesi sağ ve sol ideoloji olarak değil anaakım partiler olarak ele almıştır. (2019)

Gijs Schumacher, Kees van Kersbergen araştırma makalesi olarak yazılan Do mainstream parties adapt to the welfare chauvinism of populist parties? Grafikler üzerinden merkez sol ana akım partilerinin oy kayıplarını parti davranışları ile ilgili temel teorileri kullanarak, popülist partilere tepki verip veremediğini popülist partilerin yükselişini sol partiler üzerinde ki etkilerini değerlendirmişleridir. (2014)

Mathide M. van Ditmars, Nicola Maggini ve Jost van Spanje’nin Small winners and big losers: strategic party behaviour in the 2017 Dutch general election yazmış oldukları makale ile seçmen analizi ve parti kampanya verilerine dayanarak Mart 2017 yılında yapılan Hollanda genel seçimleri incelemişlerdir. Sosyal demokrat ve sol partilerin ciddi şekilde oy kaybetmeleri üzerinde durmuşlardır. (2019)

Simon T. Franzman, Heiko Giebler ve Thomas Poguntke taraflarınca yazılan It’s no longer the economy, stupid! Issue yield at the 2017 German federal election adlı makalede bir anket çalışmasına yer vermiştir. Almaya seçim siyasetinde sağ partilerin seçmen kazanması göç, entegrasyon ve diğer sosyo-kültürel meseleler daha çok seçim rekabetine yön vermesi ile başarırken, sol ideolojinin güç kaybetmesinin sebepleri olarak ekonominin üzerinde geleneksel refah politikalarında devam etmesi olarak iddia etmektedirler. (2019)

James L. Guth ve Brent F. Nelsen tarafından yazılan Party choice in Europe: Social cleavages and the rise of populist parties adılı makale sağ popülist ve sol popülist partilerin yükselişi ile ilgili bir inceleme yapmışlardır. Bölünmenin nedenleri artan popülist söylemlerin neden daha fazla ilgi gördüğü ve merkez sol ve sağ partilerin oy kayıplarının nedenlerini incelemişleridir (2019).

Ercan Karakaş tarafından elen alınan Sosyal Demokrasinin Bunalımı ve Çıkış Yolu adlı yazıda sosyal demokrat solun güç kaybetmesi hakkında 7 tez ortaya konmuştur. Tezler sırası ile şöyledir; 1. Dahrendorf tezi 2. Daralma tezi 3. Söylemsel Hegemonya tezi 4. Güvenirlik/kaybı performans sicili tezi 5. Yabancılaşma tezi 6. Seçmen tabanının bölünme tezi 7. Değerlerin dönüşümü tezi. Bu tezlerin hemen hemen hepsi üretilen makalelerin temelini oluşturmaktadır. Dikkat edilmesi gereken noktaya değinen Karakaş Dahrendorf’un sosyal demokrasinin misyonunu tamamladığını savunmuştur, ama Fukuyama’nın ‘’Tarihin sonu’’ tezi gibi dikkate alınmaması gerektiğini düşünmektedir (2019).

Yapılan literatür taraması ile birlikte yazarlarında belirttiği gibi yeterli derece hem yerel hem de yabancı akademik kaynak ya da çalışma yeterli derecede değildir. Daha önce yapılmış çalışmalarda genel olarak radikal sağ partilerin yükselişi üzerine durulmuş, oylarının artış sebepleri olarak gösterilen nedenler sol partilerinde düşüş sebebi olarak alınmıştır. Yukarıda bahsedilen yöntemlerle birlikte toplanan veriler kullanılarak makaledeki temel argümanlar analiz edilecektir. Almanya’dan seçimlere giren 3 parti, Fransa’dan 3 parti İngiltere’den İşçi partisi Hollanda’dan 2 parti ve İtalya’dan 2 parti ele alınmıştır. Ele alınan partiler 2000 ve 2018 arası seçimlerde aldıkları oy oranlarının yüzdesi alınarak hesaplanmıştır.

YÖNTEM

Bu çalışmada kullanılan yöntem ile ele aldığımız ülkelerin sol ideolojiye sahip olan partileri 2000-2018 yılları arasında almış olduğu toplam oyların toplamı ile birlikte yüzdesi alınarak çizgi grafiği üzerine dökülmüştür. Seçim sonuçları ülkelerin İçişleri bakanlığı ve Parti İnternet sitelerinden alınmıştır. Partilerin ideolojileri ve programları yine internet siteleri üzerinden bilgi alınmıştır. Çalışmada kullanılan 5 ülke sırası ile; Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda ve İtalya’dır.

Çizgi grafik üzerinde kullanılan partiler:

Almanya Sosyal Demokrat Parti (Sozialdmokratiche Partiei Deutschlands, SPD), Hayvan Hakları Koruma Partisi Mensch Umwelt Tierschut,z MUT), Almanya Sol Parti Die Linke, LİNKE). Birlik 90/Yeşiller Partisi bu partilerin dışında tutulmuştur.

Fransız Komünist Partisi (Parti Communiste Français, PCF), Sosyalist Parti (Parti Socialiste, PS) ve Fransa İşçi (Lutte Ouvvrire LO) mücadelesi partisi grafikte yer almaktadır.

Boyun eğmeyen Fransa, Radikal Sol Parti grafikte değerlendirilmeye alınmamıştır. Cumhuriyet Yürüyüş Hareketi Fransa Cumhurbaşkanın seçimlere aday olabilmesi için kurulmuştur. Parti olup olamadığı hakkında tartışmalar sürmektedir. Tek bir seçime girdiği için grafik oluşturulurken esas alınmamıştır.

İngiltere’de yer alan siyasal partilerde şu şekilde bir kısıtlamaya gidilmiştir. Birleşik Krallıkta yer alan bölge partileri dikkate alınmamıştır.

İngiltere adına grafikte yer alan partiler, İşçi Partisi (Labour Party LP) yer almaktadır.

Hollanda Hayvanlar İçin Partisi (Partij Voor De Dieren PvdD) ve İşçi Partisi (Patij Van De Arbeid PvdA) yer almıştır.

İtalya Demokratik Parti (Partito Demokrasi PD) ve İtalya Komünist Yeniden Kuruluş Parti (Partito Della Rifondazione Communista PRC) yer almaktadır.

Toplamda 5 ülke ve 11 parti 2000-2018 arası genel seçimler üzerinden değerlendirilmesi yapılmıştır. Oy sonuçları ve partiler hakkında bilgiler partilerin internet siteleri ve ülkelerin İçişleri Bakanlıkları üzerinden toplanmıştır.

Almanya 2002,2005,2009,2013 ve 2017 yılları arasında seçimler yapılmıştır. Almanya’da genel olarak seçimler 4 yılda bir yapılmaktadır. Fransa 2002,2007,2012 ve 2017 arasında seçimler 5 yılda bir yapılmıştır. İngiltere 2001,2005,2010,2015 ve 2017 yıllarında yapılmıştır. İngiltere’de seçimler genel olarak 5 yılda yapılmaktadır, Brexit tartışmaları nedeni ile erken seçime gidilmiştir. Hollanda 2002,2003,2006,2010,2015 ve 2017 de seçimler yapılmıştır. İtalya ise 2001,2006,2008,2013 ve 2018 de yapılmıştır. Partilerin oy oranlarında ki düşüş nedenlerini anlamak için çizgi grafiğinden yararlanılmıştır.

Yüzde hesaplama, miktar / toplam = yüzde denklemi kullanılarak hesaplanmıştır. Partilerin almış olduğu oy ile kullanılan oy oranları bölünerek elde edilmiştir.

Çalışmada bu kısımdan sonra hazırlanan çizgi grafik üzerinden ilerleyerek düşüşe neden olan söz konusu olan durumlar incelenecektir. 2000 yılından sonra bahsettiğimiz ülkelerde yaşanan olaylar halkın tepkileri ve partilerin seçim çalışmalarında kullandıkları göç, İslamofobi, geleneksel işçi hareketlerinin çözülmesi, küresel ısınma, iklim, çevre, ekonomik kriz ve Avrupa birliği karşıtlığı üzerinde durulacaktır.

BULGULAR VE ANALİZ

Siyasi partiler toplumsal tasavvurlara, ihtiyaçlara ve çatışmalara aracılık etmekte ve görüşlerini bir eylem programı içinde siyasal olarak örgütlenmiş topluluğun tercihine sunmaktadır (Gül, 2009). Seçmenlerin isteklerine cevap vermek adına siyasi partiler halkın isteği doğrultusunda çalışmalar yürütmektedirler. Avrupa Birliği’nin 1992’de kurulmasından bu yana izlediği kemer sıkma ve militarist politikalara karşı artan toplumsal öfkenin ve protestonun ortasında, Avrupa genelinde, geleneksel iktidar partileri görülmemiş düzeylerde çöküşe uğramışlardır (Lantier, 2019).

Aşırı sağ partilerin yükselişi ile ilgili literatürdeki ‘’modernleşmenin kaybedenleri’’ tezinde radikal aşırı sağ partilerin temel yükseliş nedeninin modernleşmeden zarar gördüğünü ileri süren kitlelerin desteği ile sağlandığını ileri sürmektedir. Bu teze göre küreselleşmenin yarattığı göçmen sorunu, ekonomik nedenlere bağlı işsizlik, Avrupa entegrasyonuna güvensizlik sol ideolojiye sahip partilerin düşüne neden olmaktadır (Mudde’den aktaran Uzunçayır, 2014). Sol ideoloji sahip ana akım partilerin sorunların çözümlenmesi için yeterli derece seçmenlerin hoşuna gidecek yeterli siyasi çözüm üretememektedir. Durum böyle olunca aşırı sağ radikal partiler, sol ideolojiye sahip ana akım partilerin görmezden geldiği sorunların üzerine yoğunlaşarak nüfusun büyük bir kısmını derinden etkileyen faktörleri temel alarak seçmenlerden büyük destek almaya başlamıştır.

Tablo 1. 2000-2018 Arası sol Partilerin aldığı toplam oy yüzdesi.

Kaynak: Yazar tarafından hazırlanmıştır.

Tablo 1’de görüldüğü üzere sol partiler genel olarak oy oranlarında düşüşler yaşamışlardır. 19. Yüzyılda Nazi Almanya’sı ile baş gösteren Üstün Irk söylemleri ile birlikte Avrupa milyonlarca insan çalışma kamplarında zorla çalıştırılmış ve katledilmiştir. SSCB’nin dağılması ve Balkanlarda başlayan savaşlarla klasik ırkçılık yerini din ve kültürel gibi tartışmalara bırakmıştır (Külünk, 2016). Avrupa’da soğuk savaş sonrası dönemde yavaş yavaş artmaya başlayan radikal, yabancı karşıtlığı ve Müslümanları hedef gösteren açıklamalar ile sağ radikal partiler güç kazanmaya başladılar. 11 Eylül’de gerçekleşen terörist saldırısı Avrupa ülkelerinde büyük yankı uyandırmıştır. Avrupa’nın bugün geldiği noktada, küreselleşme sürecinin ve yoğun göçün etkisiyle öteki ile birlikte yaşama kültüründe sorunlar olduğu görülmektedir. Görece homojen bir yapıya sahip Avrupa toplumundan heterojen bir düzene geçilmesi siyasi ve sosyal engellerle karşılaşmaktadır. Avrupa gibi kendisini merkeze koyan ve hiyerarşik bir yaklaşım benimseyen toplumlarda önceden kurgulanan ve kuralları belirlenen düzene ayak uydurması beklenmektedir (Zeynep Songülen İnanç, 2011). Farklı coğrafyalardan Avrupa’ya göç eden insanlar çoğu zaman göç ettikleri ülkenin dini, dili ve yaşam biçimi olarak adapte olamadıkları için kendi kültürlerini yansıtmaya yaşatmaya devam etmektedirler. Bu durum adapte olamayan göçmenlerden rahatsız olan siyasilerin dikkatini çekmiş ve seçim propagandası olarak kullanmışlardır. Dünyanın birçok yerinde Trump gibi aşırı sağcıların siyaset programı olan ırkçı, yabancı düşmanlığı içeren göçmen karşıtlığı politikaları benimsemişlerdir. Avrupa ülkelerinin refah seviyesinin yüksek olması ile birlikte birçok göçmen bu ülkeleri tercih etmektedir. Avrupa ülkelerinin genelinde ulusallık kaygısı artmaya başlamıştır. Soğuk savaş sonrası dönemde yeni ülkelerin kurulması, yeni ve muğlak bir uluslararası sistem ortaya çıkmasıyla birlikte, sistemin ekonomik ve siyasal değişimi zorunlu kılmıştır (Zeynep Songülen İnanç, 2011). Avrupa’da ve dünyanın birçok ülkesinde kendi kültürünü korumak adına kendi içine kapanma eğilimleri görülmektedir. Almanya, Fransa, Hollanda ve İtalya’da yer alan aşırı sağ radikal partiler kendi programlarına ülkelerinde bulunan yabancı göçmenler üzerinden siyaset yürütmektedirler. Irkçı düşüncelerin artması ile birlikte sadece Avrupa’da yaşayan Müslüman ve göçmen topluluğunu değil, ayrıca Avrupa Birliği’nin yapıcı felsefesini de tehdit etmektedir (Külünk, 2016). Sol ideolojiye sahip partilerin bu eğilimlerin karşısında durması, oy oranlarında düşüşe neden olmuştur. Aşırı sağ radikal partiler oy artışlarına bağlı olarak Avrupa’nın birçok ülkesinde ya iktidara ortak olmuşlar ya da hükümetleri dışarıdan destekleyen konumda yer almışlardır.

Küresel ısınmanın etkisi ile iklimlerin değişmesi, nükleer enerjinin kullanımı düşürülmesi ve çevreci gelişmelere kulak artı eden sol ideolojiye sahip merkez partilerin seçmenleri bu gibi sorunlara değinen partileri tercih etme eğiliminde bulunmuşlardır.

Sosyal medya kullanımın artması ile birlikte birçok parti seçim çalışmalarını bu platformlar üzerinden yürütmektedir. Sosyal medyanın etkileşim ağı fazla olması nedeni ile aşırı aşırı sağ radikal partiler çalışmalarını buralardan yürütmüş ve örgütlenmiştir. Parti bağlarının azaldığı, oy bloklarının çözülmesi ile çoğu seçmen birçok olayı internet gibi yayın organlarından takip etmeye başlamıştır. Daha önceleri marjinal olan grupların sosyal medya gibi bir organ ile tanışmaları ile birlikte radikal sağ partilerin liderlerin çoğu medyatik yüzler haline gelmişlerdir (Uzunçayır, 2014). Bu durumdan yaralanamayan ana akım partileri güç kaybederken radikal sağ partiler güç kazanmıştır. Örnek olarak verebileceğimiz önceden marjinal bir grup olarak ortaya çıkan ve daha sonra seçimi kazanan Beş Yıldız Hareketidir. 2009 yılında kurulan ve son seçimlerde sandıklardan birinci parti olarak çıkan parti medyatik yüzlü bir lidere ve oluşumlarını yukarıda bahsedilen noktalar ile tamamlayan bir siyasi partidir.

Muhafazakâr Partinin eski lideri ve İngiltere’nin eski Başbakanı olan Margaret Thatcher’ın 1990 yılında Avrupa Birliği Zirvesi dönüşünde ülke parlamentosunda yaptığı bir konuşmada Avrupa ile daha fazla entegrasyona karşı çıkmıştır. İngiltere’nin Avrupa karşıtlığı söylemleri 1990 yılına dayanmaktadır (Kınacıoğlu, 2013). 1990 yılından sonra, Avrupa Birliğinden ayrılma isteği yani Brexit, Avrupa Birliğine teslim edilen yetkileri tekrar geri almak için tekrar gündeme gelmiştir. Sol parti yani İşçi partisi Avrupa Birliğinden ayrılmaya karşı çıkarken Muhafazakâr Parti ise Avrupa Birliğinden ayrılmayı istemektedir. Aynı söylem Fransa Cumhurbaşkanlığı seçiminde aşırı radikal sağ Ulusal Cephe partisinin lideri Le Pen ve Hollanda PVV partisi lideri Geert Wilders tarafından seçimlerde kullanılmıştır. Ulus devlet olma özelliğinin bir oluşuma devredilmesi siyasi liderler tarafından eleştirilmektedir. Avrupa Birliğinin küreselleşme siyaseti, serbest piyasa ekonomisini, gümrük birliği ve ticaret anlaşmalarını reddetmekte, Doğuya doğru genişlemesi ile birlikte bütünleşmesi ve Schengen Vizesi gibi uygulamalara karşı çıkmaktadırlar. Avrupa genelinde aşırı sağ radikal partilerin liderlerinde genelde benzer söylemler başvurmaktadırlar.

Sol ideolojiye sahip ana akım partileri Avrupalı kimi seçmen tarafından itibar kaybı yaşamaktadır. Bunun yanında Avrupa Birliği kurumlarını da bir güvensizlik ve hoşnutsuzluk söz konusudur. Sisteme yabancılaşan ve düzeni protesto etmek isteyen seçmenler, aşırı sağ partilere veya yeşillere oy vererek tepkilerini ortaya koymaktadırlar (Rydgren’den aktaran Uzunçayır, 2014).

18. Yüzyılın ikinci yarısında başlayan sanayi devrimi ile birlikte daha önceki yıllarda daha az işçinin olduğu atölyelerde işçi sayısı artmaya başlamıştır. Bununla birlikte işçi sınıfının haklarını savunmak adına sendikalar kurulmuş, işçi sınıfının hakları savunulmaya çalışılmıştır. İşçi sınıfını yıllarca sosyalist partiler tarafından savununsalar bile 19 ve 20. Yüzyılda en büyük destekçileri İşçi partileri ve Sosyal Demokrat partiler olmuştur. İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda ve İtalya gibi lokomotif ülkelerde işçi sınıfı büyük bir oy kitlesini oluşturmaktadır. Son Avrupa seçimleri sol partiler için siyasi gerileme içinde geçen yıllar olmuştur. Bunun en temel sebepleri başında gelen işçi sınıfına yeterli derecede politikalarına yer vermemeleri olmuştur. Son seçimlerde varlıklı orta sınıfın veya işçi sınıfının oyları popüler ve demokratik kelimeler kullanan, sınıf mücadelesine karşı çıkan protesto oyları uluslararası işçi devrimi çağrısı yapanlara değil kapitalist daha reformist politika vaat eden yeşiller ve radikal aşırı sağ partilere gitmektedir (Lantier, 2019). Özellikle sol ideoloji işçi kesiminden oy kaymaların yaşanmasının temel nedenlerinden birisi ideolojik söylemlerin yön değiştirmesidir.

İngiltere eski başbakanı Tony Blair ve eski Almanya şansölyesi Gerhard Schroderin partilerini yeniden yapılanma içerisine sokmuşlar, ekonomik politikalarını özelleştirme ve liberalleşme olarak değiştirmişleridir (Çağan Elbir, 2017). Sol ana akım partilerden radikal sağ partilere geçen birçok seçmen büyüme, işsizlik, suç, yolsuzluk, göç ve uyuşturucu gibi sorunlara yeterli derecede sorun üretemedikleri için radikal aşırı sağ partilere oy kazandırmıştır (Karapin’den aktaran Uzunçayır, 2014).

Avrupa ve dünyanın geri kalan yerlerinde sol partilerin düşüşü altında yatan diğer bir ortak nokta ise ekonomik meseleler üzerinde merkeze geçiş yapması, kamu sektörlerinin bazı kurumlarının özelleştirilmesi, vergilerin artırılması, yardımların azaltılması iş ve finans sektöründe devlet kısıtlaması kaldırılması ve neoliberal politikalarının kabul edilmesi gibi politikalar olmuştur (Berman & Snegovaya, 2019)

Sosyal demokrat, İşçi ve sol ideolojiye sahip partilerin oy kaybetmesi ile birlikte azımsanmayacak kadar seçmenin aşırı sağ radikal partilerin yanı sıra Yeşiller partisinden yana tercihini kullanmıştır. ‘’Avrupa Birliğini eleştirmeyen, ırkçılığa ve radikal aşırı sağa karşı çıkan liberal değerleri savunan’’ Yeşiller Partileri seçmenler tarafından destek bulmuştur. (Özdemir, 2019)

Yukarıda bahsedilen oy kayıplarının sebeplerinin analizi yapılmıştır. Yapılan analizlere bağlı olarak sol hareketlere ilişkin tartışmalara geçilecektir.

Avrupa ülkelerinde kurulan sol temelli partiler temel ideolojileri olarak işçi sınıfının haklarını, çıkarlarını korumak adına kurulmuştur. Git gide sayıları artan işçi sınıfı parti olarak İşçi partilerini ve sosyal demokrat partileri desteklemişleridir. İlerleyen zamanlarda sol partilerin işçi sınıfının haklarını savunmak yerine daha çok üst sınıfların çıkarlarını savunmaya gitmişlerdir. 2000’li yılların başlarına doğru en büyük savunucusu destekçisi olan seçmenlerini yani işçi sınıfını kaybetmeye başlamışlardır. Ekonomik kriz ile birlikte artan vergi giderleri halkı aşırı radikal sağ partilere ya da yeşiller partilere yönelmesine sebep olmuştur.

Birçok ülkede merkez sol hükümetler ücretlere, milli servetlerin paylarına toprak sahiplerin zararına olan karalara imza atmışlardır. Şirket yöneticilerine daha büyük paylar verilirken, işçi sınıfına gelirlerin yeterli derecede aktarılmaması eşitsizliğe neden olmuştur. Zenginliğin toplumun üst kademesinde yoğunlaşması sosyal dayanışma normlarına zarar verilmesi kamu kurumlarına artan güvensizlik oy kayıplarından etkili olmuştur (Bickerton, 2018)

Aşırı sağın etkisinde kalarak söylem geliştiren AB liderlerinden birisi de Almanya Şansölyesi Angela

Merkel’dir. Merkel 2010 yılında “çokkültürlülük ölmüştür” diyerek, ırkçı yazar Thilo Sarrazin’in başlattığı tartışmaya kendi ve partisinin katkısını sunmuştur. Aynı şekilde İngiltere Başbakanı

David Cameron ve birçok başka Avrupa ülkesi lideri mülteci ve göçmenlere yönelik dışlayıcı ve popülist söylemlere imza atmışlardır (Külünk, 2016).

Avrupa ve dünyada aşırı sağcı radikal partiler güç kazanırken köklü sol ve merkez sağ partiler güç kaybetmeye başlamıştır. Avrupa sol ideolojiye sahip partiler derin ve köklü bir kriz içindeler. 2000’li yılların başlarından analiz etmeye başladığımız seçim sonuçları ilerleyen yıllarda özellikle son seçimlerde daha belirgin bir hal almaya başlamıştır. Güçlü ve köklü partiler birer birer küreselleşmenin etkisiyle, artan göç dalgaları ve ekonomik krizler nedeni ile potada erimeye başlamışlardır. Sosyal Demokrat partiler, İşçi Partilerin ve sol partilerin hayatta kalabilmeleri için küreselleşen dünya kurallarına uymak zorundalar. Oy kaybetme hızları bu şekilde devam ederse bazı partiler muhalefet sıralarına düşecek, belki de siyaset sahnelerinden silineceklerdir. Aşırı radikal sağ partiler veya Yeşiller Partileri başlarda marjinal bir hareket gibi görünse de ilerleyen yıllarda güç kazanarak, halkın ve seçmenin sorunlarını iyi analiz ederek sol ideolojiye veya sol partilere küsmüş olan kitleleri kendi bünyesinde toplamayı başarabilmişlerdir. Sosyal devlet ağının gelişmesiyle birlikte, sanayi toplumunun ortaya çıkardığı sorunlar ve izlenen neoliberal politikalar uygulamak konusunda sol temelli partiler yeni çözüm önerileri getiremedikleri için diğer partiler özellikle yeşiller ile aşırı radikal sağ partilerin gerilerinde kalmışlardır (Doğaner, 2017).

Yukarıda değinildiği gibi sol ideolojiye sahip partilerin çağın gereksinimlerine ayak uyduramaması, sorunların temellerine inip çözüm üretebilecek kişilerin ya da siyasetin gelişmemesi, sosyal medya üzerinden yeterli erişime sağlayamaması oy kaybetmesine taban bulamamasına neden olmuştur. Özellikle sosyal mecralar üzerinden etkileşimde bulunan aşırı radikal partiler genç nüfusu etkilemeyi başarmıştır. Yukarıda verilen İtalya örneğinin yanına ABD Başkanı olan Trump birçok siyasi gelişmeleri Twitter üzerinden duyurabilmektedir.

1990’lı yıllarda düşüşe geçen sol partiler düşüşü durdurmak adına İngiltere’de ortaya çıkan 3. Yol Hareketidir. Modern liberalizmi, tek ulusu temel alan bir yeni oluşumdur. Küreselleşmenin yarattığı yeni etkilere cevap verebilmek adına değişim ve yoruma ihtiyaç duymuştur. Kısa süreli başarılı olan bu 3. Yol Hareketi daha sonraki yıllarda etkisini kaybederek önemini yitirmiştir. İngiltere, Hollanda, Fransa, İtalya ve Almanya gibi ülkelerin sol partileri 3. Yol politikaları emekçilerin kazanmış olduğu sosyo-ekonomik haklarının gerilemesine neden oldu. 3. Yol politikaları kamu yerine piyasa ön plana çıkarmıştır, İşçi ve Sosyal demokrat partilerin savunması gerektiği konulardan vazgeçerek kimler adına ya da hangi hedefler için mücadele ettiği tartışılması gereken önemli sorulardan birisidir (Karakaş, 2019).

2008 ekonomik kriz ile birlikte artan işsizlik oranı, yaşam standartların önceki yıllara göre düşmesi, mali ve kamu yatırımlarının azalması, küreselleşme, göç, sınıfsal kimlikler arasında oluşan bunalımlar, Avrupa Birliği karşıtı söylemleri, küresel ısınma, nükleer enerjinin tehlikelerini, hayvan hakları eşitlik gibi söylemler sol ideolojisin seçmeni yön değiştirmesi neden olmuştur.

Avrupa solunun tekrar eski ihtişamlı günlere dönebilmesi için eski günlerine bakmalı, nasıl güç kazanabileceği hakkında çalışmalar yapmalıdır. Sol sosyal ve politik düşünceleri çağına uygun ve halkın istekleri doğrultusunda gerçekleştirmeli, halkın istekleri doğrultusunda ihtiyaçlarını, arzularını karşılamak adına ulusal düzeyde yeni bir siyasi proje inşaa etmelilerdir. Kaybettikleri seçmenleri aslında sol partiyi var eden işçi sınıfına tekrar yönelmesi gerekmektedirler. Sol ideoloji altın çağını yaşadığı dönemlerde kullandığı siyasi söylemleri çağın gereksinimlerine uygun bir şekilde reform sürecine girmeli, oy kaybetmesine neden olan çalışmalardan vazgeçmelidir.

Sol ideoloji geçmiş zamanlarda yaptığı gibi daha fazla fırsat yaratan farklı ve ikna edici ekonomik politikalar sunabilirse eğer eşitsizlik, sosyal ve kültürel ayrımcılık azalacaktır. Bu durum aşırı radikal sağ partilere olan desteği azaltacaktır. (Berman & Snegovaya, 2019)

Sergei Stanishev Politico’da yazdığı bir yazıda dğnyanın değişmeye başladığını, Trump’ın seçim kazanmasını, Brexit sürecini, finansal krizlerin, kemer sıkma politikalarının, mültecileri sorunları yaşadıkları insanlık dışı muameler, yükselen aşırı sağ ve terör tehditleri yarattığı ortamın sol partiler için hayatta kalma mücadelesine dönüştüğünü, bu mücadeleyi kazanmak içinde sosyal haklar, dayanışma ve eşitliğe eskisi gibi önem verilmesi gerektiğini vurgulamıştır ( Sergei’den aktaran Çağan Elbir, 2017)

SONUÇ

Sanayi devrimi ile birlikte oluşmaya başlayan işçi sınıfı, işverenler tarafından uzun saatler, emek karşılığını alamadan ağır şartlar altında atölyelerde veya fabrikalarda çalıştırılıyordu. Ezilen işçi sınıfının temsilcisi olarak kurulan sol ideoloji kökenli partiler işçilerin haklarını, özgürlükleri, sendikal çalışmalarını, çalışma saatleri gibi düzenlemelerde işçi sınıfın temsilcileri olmuşlardır. İkinci Dünya savaşından sonra batı Avrupa merkez solu doğu Avrupa ülkelerinin benimsemiş olduğu komünizmi reddederek işçi sınıfının özgürleşmesi demokratik bir şekilde yaşam sürdürebilme imkânı sağlamıştır. Avrupa ülkelerinin refah devleti olmasına büyük katkılar veren evrensel, eşitlikçi, devlet bünyesinde bulunan sistemler kurmuştur. Kurulan sistem ile Avrupa’ya iş gücü ya da daha rahat bir yaşam için tercih eden mülteciler tarafından destek gören sol İdeolojik partiler 2000’li yılların başından başlayarak yürüttükleri politikalar ile ekonomik, mali krizlerin sebeplerden dolayı düşüş içine girmişlerdir.

Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere ve Hollanda gibi ülkelerde bulunan partiler farklı siyasal ortamlar içinde bulunmaktadır. Her ülke siyasetini etkileyen farklı iç ya da dış dinamikler bulunmaktadır. İngiltere’de genel olarak Brexit süreci sol partileri etkilemiştir. Brexit söylemi İngiltere’de İşçi Partisini yıprattığı için diğer Batı Avrupa ülkelerinde bulunan aşırı sağ radikal partiler tarafından bu konu kullanılmaya başlanmıştır. Fransa’da Afrikalı göçmenler üzerinden siyaset yürüten aşırı sağ radikal partiler son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ne kadar etkili olduğunu gözler önüne sermişlerdir. Hollanda’da PVV partisi çatısı altında İslamofobi çalışmaları yapılmış ve Müslüman halk üzerinden oy kazanmaya çalışmışlardır. Almanya’da ise göç, mülteci ve İklim temalı siyasi çalışmalar gerçekleşmiş ve Almanya’nın en köklü partisi olan Sosyal Demokrat Partileri yıpratmayı başarmışlardır. İtalya’da yolsuzluğa ve göçmenlere dikkat çeken çalışmalar yürütülmüş genel olarak başlatılan siyaset sosyal medya üzerinden devam etmiştir.

Bu çalışma bahse konu çerçeve içerinde bir analiz yapılmıştır. Ülke bazında bir analiz yürütülmemiş olup temel amaç oy kayıpların sebeplerini incelemek olmuştur. Genel olarak ele alınan konular Almanya, Fransa, Hollanda, İtalya ve İngiltere’nin genel seçimleri üzerinden ilerlemiştir. Avrupa Parlamento seçimleri üzerinde inceleme yapılmamıştır. Bu doğrultuda elde edilen veriler ile sol partilerin Avrupa genelinde düşüşü analiz edilmeye ve tartışılmaya çalışılmıştır.

Kaynakça

Akdoğan, E., & Atalay, M. (201). Avrupa Birliğini Değişime Zorlayan Güç: Göç. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi , s. 2437-2452.

Aktaş, M. (2019, Ekim). AB Ülkelerinde Yükselen Popülizm, Brexit ve AB’nin Geleceği. Uluslararası Soyal Araştırmalar Dergisi, s. 264-272.

Bayraklı , E., & Güngörmez, O. (2017). Hollanda Parlamento Seçimleri ve Aşırı Sağın Yükselişi. Ankara: SETA.

Berman , S., & Snegovaya, M. (2019, temmuz ). Populism and Decline Of Social Democracy. Journal Of Democracy, s. 5-6.

Bickerton, C. (2018, Mayıs 1). News Statesman America. The Collapse Of Europe’s Mainstream Centre Left: https://www.newstatesman.com/world/europe/2018/05/collapse-europe-s-mainstream-centre-left adresinden alındı

Bremer , B. (2018, ocak 2). The Missing Left?Economic crisis and the programmatic response of social democratic parties in Europe. Sage Journals: https://doi.org/10.1177/1354068817740745 adresinden alındı

Çağan Elbir, H. (2017). Avrupa’da Yükselen Milliyetçilik ve Ayakta Kalmaya Çalışan Sosyal Demokratlar. Avrasya İncelemeleri Merkezi.

Çöpoğlu, M. O. (2017, Ağustos 23). Avruapa’da Yükselen Popülist Aşırı Sağ Partiler: ÖZgürlükler ve Uluslar Avrupası (ENF) Üzerine Bir İnceleme. Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, s. 1-9.

Ditmars, M. M., Maggini, N., & Spanje, J. v. (2019, Ekim 17). Small winners and big losers: strategic party behaviour in the 2017 Dutch general election. Taylor&Francis Online: https://doi.org/10.1080/01402382.2019.1655959 adresinden alındı

Doğaner, C. (2017, Temmuz 13). Toplumcu Düşünce Enstitüsü. Avrupa’da Sosyal Demokrasinin Krizi: http://www.toplumcudusunceenstitusu.org/makale-detay/327/avrupa-da-sosyal-demokrasinin-krizi adresinden alındı

Franzmann, S. T., Giebler, H., & Poguntke, T. (2019, Ekim 30). West Europen Politics. Taylor&Francis Online: https://doi.org/10.1080/01402382.2019.1655963 adresinden alındı

Guth, J. L., & Nelsen, B. F. (2019, Haziran 20). Party choice in Europe: Social cleavages and the rise of populist parties. Sage Journals: https://doi.org/10.1177/1354068819853965 adresinden alındı

Gül, H. (2009). Avrupa Birliği Sürecinde Avrupa Siyasi Partileri. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 55.

Heywood, A. (2015). İdeoloji. A. Heywood içinde, Siyasetin Temel Kavramları (s. 41). Ankara: Adres Yayınları.

İnanç, Z. S., & Selvet , Ç. (2011). Avrupa’nın Kendine Dönen Silahı: Dışlayıcılık ve Ayrımcılık. SDE Analiz, 6-7.

Kapani, M. (2014). Siyasal Partilerin Doğuşu. M. Kapani içinde, Politika Bilimine Giriş (s. 177). Ankara: Bilgi Yayınevi.

Kara, A. (2016, Aralık 1). Avrupa’da Popülist Sağın Yükselişi: Karşılaştırmalı Analiz İçin Teorik Araçlar. Eleştirel Miras: Avrupa’da Kimlikleriin gerçekleştirlmesi ve temsil edilmesi. Çalışma Paketi 2. Kritik Analiz Aracı, s. 1-17.

Karakaş , E. (2019, Mayıs 13). Sosyal Demokrasinin Bunalımı ve Çıkış Yolu. Sosyal Demokrat Dergi: http://www.sosyaldemokratdergi.org/ercan-karakas-sosyal-demokrasinin-bunalimi-ve-cikis-yolu/ adresinden alındı

Karakaş, E. (2019, Mayıs 13). Sosyal Demokrasinin Bunalımı ve Çıkış Yolu . Sosyal Demokrat Dergi: http://www.sosyaldemokratdergi.org/ercan-karakas-sosyal-demokrasinin-bunalimi-ve-cikis-yolu/ adresinden alındı

Karreth, J., Polk, J. T., & Allen, C. S. (2012, Ekim 30). Catchall or Catch and Release? The Electoral Consequences of Social Democratic Parties’ March to the Middle in Western Europe. Sage Journals: https://doi.org/10.1177/0010414012463885 adresinden alındı

Kedikli, U., & Akça, M. (2017, Ocak). Soğuk Savaş Sonrası Avrupa’da Artan İslamofobi. TESAM Akademi Dergisi, s. 57-95.

Kınacıoğlu, S. (2013, Ocak 23). İngiltere AB’den neden ayrılmak istiyor? BBC Türkçe: https://www.bbc.com/turkce/haberler/2013/01/130123_eu_uk_analysis.shtml adresinden alındı

Külünk, M. (2016). Avrupa’da Irkçılık, Yabancı Düşmanlığı Ve İslamofobya Raporu. İstanbul: Küreselden Yerele Türkiye Grubu.

Lantier, A. (2019, Mayıs 31). World Socialist web site: https://www.wsws.org/tr/articles/2019/05/31/euro-m31.html adresinden alındı

Loxbo, K., Hinnfors, J., Blomback, S., Demker, M., & Hagevi, M. (2019, Temmuz 9). The decline of Western European social democracy: Exploring the transformed link between welfare state generosity and the electoral strength of social democratic parties, 1975–2014. Sage Journals: https://doi.org/10.1177/1354068819861339 adresinden alındı

Özdemir, Y. (2019, Mayıs 31). Evrensel. AP Seçimleri ve ‘Avrupa Solu’nun Sefaleti: https://www.evrensel.net/yazi/84064/ap-secimleri-ve-avrupa-solunun-sefaleti adresinden alındı

Petring, A. (2013). Sosyal Demokrasi El Kitabı 3. İstanbul: Friedrich Ebert Stiftung Vakfı Siyaset Akademesi Birimi.

Schumacher, G., & Kersbergen, K. (2014, Eylül 22). Do mainstream parties adapt to the welfare chauvinism of populist parties? Sage Journals: https://doi.org/10.1177/1354068814549345 adresinden alındı

Şanlıoğlu, Ö. (2016, Temmuz). Avrupa Birliği Yapısal Bir Krizi Olarak Euro Krizinin Nedenleri ve Etkileri Üzerine Bir Değerlendirme. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, s. 99-114.

Türkbay , R. (2015, Mart 9). İngiliz İşçi Partisi’nin İdeolojik Dönümü. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi , s. 135-154.

Uzunçayır, C. (2014). Göçmen Karşıtlığından İslamofobiye Avrupa Aşırı Sağı. Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi, 134.

Whitefield, S., & Rohrschneider, R. (2019, Ocak 15). Embedding integration: How European integration splits mainstream parties. Sage Journals: https://doi.org/10.1177/1354068818816976 adresinden alındı

Yıldırım , Y. (2017, Haziran). Liberal Demokrasinin Krizi Bağlamında Avrupa’da Sağ Popülizm ve Yükselen Aşırı Sağ. Amme İdaresi Dergisi , s. 51-72.

Zeynep Songülen İnanç, S. Ç. (2011). Avrupa’nın Kendine Dönen Silahı: Dışlayıcılık ve Ayrımcılık. SDE Analiz, 3-6.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir