CAATSA Yaptırımları
CAATSA YAPTIRIMLARI
CAATSA YAPTIRIMLARINA DAİR HER ŞEY! CAATSA YAPTIRIMLARI
CAATSA Nedir?
CAATSA, ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası’dır. CAATSA yasası ilk olarak 2 Ağustos 2017 yılında kongrenin onayı dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın imzasıyla yürürlüğe konulmuştur.
ABD Başkanı’nın ilgili kişi ve kuruluşlara getirebileceği Yaptırımlar 12 maddede düzenleniyor. Yasanın ilgili maddesine göre Başkan, bu 12 maddeden en az 5’ini seçip uygulamakla yükümlüdür.
İşte 12 maddelik o liste;
1)Yaptırım kapsamına alınan kişi ve kurumlara ihracat ithalat bankası desteğinin kesilmesi
2)Mal ve teknoloji ihracatı ruhsatı verilmemesi
3)ABD mali kuruluşlarından kredi tedarik edilmemesi
4)Uluslararası mali kuruluşlardan kredi verilmemesi
5) Mali kurumlara ABD Merkez Bankası ile doğrudan alışveriş yapma izni verilmemesi
6)Yaptırım kapsamına alınan kişi ya da kurumlarla ihale ya da sözleşme yapılmaması
7)Döviz üzerinden işlem yapılmasının yasaklanması
8)Mali kurumlar ve bankalar arasında ödeme ya da kredi transferlerinin yasaklanması
9)Yaptırım kapsamına alınan kişi ya da kurumların ABD topraklarında gayrimenkul sahibi olmasının yasaklanması
10)ABD kişi ve kurumlarının yaptırım kapsamına alınan kişi ya da kurumlardan sermaye ya da borç alışverişinin yasaklanması
11)Yaptırım kapsamına alınan kişilere ABD’ye giriş yasağı
12)Yaptırım kapsamına alınan kişi ve kurumlara benzer işlevi olan üst düzey görevlilere de yaptırım uygulanması
ABD ile Türkiye Arasındaki S-400 Gerginliği
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 satın almasına karşı çıkan ABD, bu sistemin NATO sistemleriyle uyumlu olmadığını gerekçe göstererek Ankara’yı uyarmıştı.
Ankara’nın S-400’lerden vazgeçmemesi üzerine ABD, Türkiye’yi F-35 savaş uçakları projesinden çıkarmış ve S-400’lerin kullanılmaya başlaması durumunda da yaptırımla tehdit etmişti.
Türkiye ve Rusya, 2 milyar 500 milyon dolarlık S-400 anlaşmasını 2017’de imzalamış, Haziran 2019’da da hava savunma sistemleri Türkiye’ye nakledilmişti.
S-400 hava savunma sistemi geçen Ekim ayında da deneme atışları yapılarak aktive edildi.
Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerinin alımı nedeniyle Türkiye’ye yönelik neredeyse 3 yıldır masada tutulan ABD yaptırımları hayata geçti.
Bloomberg kanalının haberinde Trump’ın ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun önerisiyle Türkiye’ye yaptırım paketini imzaladığı bildirildi.
CAATSA kapsamında uygulanan yaptırımlar nedeniyle Savunma Sanayii Başkanlığı ABD’den ihracat lisansı alamayacak, ABD’li ve uluslararası finans kuruluşlarının kredilerinden faydalanamayacak.
CAATSA’ ya Maruz Kalan Ülkeler ve Etkileri
Öncelikle bir soru soralım. Amerika Birleşik Devletleri’nin en fazla tehdit veya düşman olarak algıladığı 3 ülkeyi sorsak sizlere? Sıralamanız muhtemelen 1-Rusya, 2-Çin, 3 ise Kuzey Kore veya İran olacaktır. Peki, ABD günümüzde hangi ülkelere CAATSA yaptırımları uygulamakta? Cevap: Rusya, İran ve Kuzey Kore’dir.
Yasa üç bölümden oluşuyor. Bunlar:
İran’ın İstikrarsızlaştırma Faaliyetleriyle Mücadele,
Avrupa ve Avrasya’daki Rusya Etkisiyle Mücadele,
Kore’ye Yönelik Yasaklama ve Yaptırımların Modernizasyonu, bölümleridir.
İkinci bölümdeki (Avrupa ve Avrasya’daki Rusya etkisine karşı yasa) yaptırımlar; özellikle siber güvenlik, Rus istihbarat veya savunma sektörleriyle yapılan işlemler, boru hatlarıyla ilgili olan gelişmeler, devlete ait varlıkların Rusya tarafından özelleştirilmesi veya Suriye’ye yapılan silah transferlerinden dolayı uygulanmaktadır.
Yaptırımlar; İran, Rusya ve Kuzey Kore’yi hedef alsa da, bu ülkelere ve sektörlere yapılan doğrudan veya dolaylı destekler de yasa ile hedef alınabiliyor.
RUSYA
Rusya 2014’te Kırım’ı ilhak edip Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçıları desteklemeye başladıktan sonra Obama yönetimi Avrupa Birliği’yle birlikte Rusya’ya yönelik bazı yaptırımları hayata geçirdi. Bu ekonomik yaptırımlar Rus iş insanlarını ve şirketleri etkileyen kısıtlamalar içeriyordu. ABD’nin kişilere yönelik uyguladığı yaptırımların kökeni Rusya’ya dayanıyor. Rusya’da 230 milyon dolarlık bir yolsuzluk dosyasını inceleyen Rus vergi uzmanı Sergei Magnitsky’nin 2009’da hapisteyken ölmesi üzerine hazırlanan ve kısaca Küresel ‘Magnitsky Yasası’ olarak adlandırılan yasa uyarınca bugüne kadar Rusya’dan 100’ün üzerinde gerçek ya da tüzel kişi yaptırım listesine alındı.
Özellikle Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ve Ukrayna krizine müdahalesi nedeniyle çok sayıda isim ABD’nin ‘kara listesine’ girdi. Yaptırımların etkisi özellikle Rus Rublesi cinsi finansal varlıklarda hissedilmiş, Rusya borsası ve Rus tahvilleri sert değer kayıpları yaşamıştı. Dolar/Ruble paritesi, yaptırımlar öncesinde 30-35 bandında hareket ederken, yaptırımların devreye girmesinin ardından 70 seviyesinin üzerini görmüştü.
Rusya borsası ise yaptırımlardan daha az etkilendi. 2014’te ABD öncülüğündeki yaptırımların yürürlüğe girmesinin ardından Rus borsasının gösterge endeksi olan MICEX’te yükseliş trendi devam etti.
İRAN
İran’a uygulanan ilk yaptırım kararı 1979 yılına dayanıyor. 1979’da ABD’nin sürgün edilen İran Şahı’nın ABD’ye tıbbi tedavi için gelmesine izin vermesinin ardından, bir grup radikal öğrenci, Tahran’da Amerikan Büyükelçiliği’ne el koydu ve içerisindekileri rehin aldı. Büyükelçiliği işgal eden silahlı gruplar, gizlice kaçmayı başaranların ardından kalan 66 diplomattan hasta bir kadın ile 13 Afrika kökenli ABD’liyi serbest bıraktı ve 52 kişiyi 444 gün boyunca rehin tuttu. Bu olay daha sonra ABD – İran ilişkilerini bitiren gün olarak tarihe geçti.
Amerikan yönetimi, büyükelçilik çalışanlarının rehin alınmasını diplomatik dokunulmazlığın çiğnenmesi nedeniyle uluslararası hukuk kurallarının açık bir ihlali olarak değerlendirdi ve bu olaydan sonra iki ülke arasındaki tüm diplomatik ilişkiler kesildi. İran’dan petrol ithalatı sona erdi ve yaklaşık 8 milyar dolarlık İran varlığı 14 Kasım’da donduruldu.
2006’da ise Bush döneminde İran’ın nükleer programı gerekçe gösterilerek, kritik enerji sektörünü de kapsayan bir ekonomik ambargo uygulaması başladı. 2015’te ise bu yaptırımlar varılan nükleer anlaşma uyarınca kademeli olarak kaldırılmıştı.
Ancak Trump dönemi ile ilişkiler tekrardan eskiye dönmeye başladı. 2018 Kasımında resmi olarak başlayan yaptırım kararı ile 50 İran bankası, 700’den fazla İranlı, İran Hava Yolları ve 65’ten fazla uçağı, İran Atom Enerjisi Kurumu, 23 yan kuruluş ve ilgili kişiler yaptırım listesine alındı.
Uzun yıllardır devam eden yaptırımlar söz konusu ülkelerin tüm sektörlerinin uluslararası ekonomiye erişimini önemli ölçüde engellediği için reel ekonomide önemli sonuçlar doğuruyor.
2006’da İran’ın nükleer programı gerekçe gösterilerek Tahran’a yönelik ekonomik ambargo niteliğinde yaptırımlar ABD öncülüğünde devreye sokulmuştu. 2015’te ise bu yaptırımlar varılan nükleer anlaşma uyarınca kademeli olarak kaldırılmıştı.
Yaptırımların uygulandığı 2006 – 2015 döneminde İran ekonomisinde büyüme hız kesmiş, petrol üretimi yavaşlamış ve kişi başına düşen milli gelir 6.600 dolar seviyesinden 5.900 dolar seviyesine gerilemişti.
KUZEY KORE
ABD, yine ‘Ağır insan hakları ihlalleri’ ve nükleer silah programı gerekçesiyle 1950’den bu yana Kuzey Kore’ye ambargo niteliğinde yaptırımlar uygulanıyor. Trump, Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un ile görüşüp nükleer silahlardan arınma ve ilişkilerde normalleşme sürecine imza atsa da yaptırımlar hala devam ediyor.
ABD’nin en uzun süredir yaptırım uyguladığı ülke konumunda bulunan Kuzey Kore, uluslararası ekonomiden neredeyse tamamen izole edilmiş durumdadır.
CAATSA’ nın Etkileri Nasıl Yorumlanıyor?
ABD’nin uyguladığı kapsamlı yaptırımların sonuçlarını inceleyen ekonomistler, yaptırımların en çok yaptırımlara konu ülkedeki fakir kesimi etkilediği sonucuna varıyor.
Almanya’daki Trier ve Marburg üniversitelerinden ekonomistler Matthias Neuenkirch ile Florian Neumeier’in 2016’da kaleme aldığı makalede “Yaptırım uygulanan ülkelerde zengin kesim ve yoksulluk sınırı arasındaki fark yüzde 3,8 daha fazla oluyor” diyor.
Araştırmacılar sadece ABD tarafından uygulanan yaptırımların başka ülkelerin de katılımıyla uygulanan uluslararası ölçekteki yaptırımlardan daha az etkili olduğunu ifade ediyor.
ABD’nin gerçek ya da tüzel kişilere yönelik yaptırımları daha fazla ülkede uygulanıyor ancak kapsamları ülkelere yönelik yaptırımlardan daha dar. Bu yaptırımlarla ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı olan OFAC, şahısların ABD’deki mal varlıklarını dondurabiliyor, ülkeye girişlerine yasak getirebiliyor ve söz konusu kişilerle ABD’li şirketlerin veya şahısların iş yapmasını yasaklayabiliyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e de bu çerçevede yaptırım uygulandı.
Türkiye’nin CAATSA’ya Maruz Kalmasının Sebebi ve Olası Sonuçları
CAATSA Rusya için çıkartılmış özel yasalardan bir tanesidir ve her sene ABD Savunma Bütçesiyle beraber gündeme gelir. İlk defa CAATSA yaptırımları bir NATO ülkesine uygulanacağı için bu konu üzerinde durmamız gerekmektedir.
Öncelikle bir soru soralım. Amerika Birleşik Devletleri’nin en fazla tehdit veya düşman olarak algıladığı 3 ülkeyi sorsak sizlere? Sıralamanız muhtemelen 1-Rusya 2-Çin 3 ise Kuzey Kore veya İran olacaktır. Peki, ABD günümüzde hangi ülkelere CAATSA yaptırımları uygulamakta? Cevap: Rusya, İran ve Kuzey Kore’dir.
Artık bu hasım listesine Türkiye de dâhil edildi. Amerika Birleşik Devletleri en güçlü ekonomik rakibi olan Çin Halk Cumhuriyetine dahi CAATSA uygulamamaktadır. Yani Çin Halk Cumhuriyetinin bile dâhil olmadığı, ABD’nin hasımlarına uyguladığı yaptırım listesinde artık bir NATO ülkesi var.
CAATSA Tam Olarak Nedir?
CAATSA yaptırımları, uygulandığı ülkelerin Savunma Sanayisine ve Ekonomisine odaklanmaktadır. En basit tabiriyle düşman olarak tanımlanan ülkeleri zayıflatmak ve tehdit seviyesini yumuşak güç kullanarak düşürmeyi hedefler.
ABD Neden Türkiye’yi Zayıflatmak İstiyor?
Resmi olarak ABD Kongresi ilk kez 2018 Savunma Bütçesine ilişkin ‘’Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’nda Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alma niyetini gündeme getirdi. Ayrıca Savunma Bakanlığından bu konuda bir rapor istedi. ABD Savunma Bakanlığı istenen raporu 2018 Kasım ayında kongreye sundu.
Raporun içeriğinde Türkiye’nin S-400 Hava Savunma Sistemlerini alacağı ve bunun Türkiye’nin NATO içerisindeki olumsuz etkilerinin olacağı kaydedildi.
Kongre, rapordan sonra 2019 Yılındaki Savunma Bütçesinde Türkiye’ye proje ortağı olmasına rağmen F-35 savaş uçaklarının teslim edilmesine kısıtlama getirdi. 2020 yılı bütçesine ilişkin yasada ise Türkiye’nin 2019’da S-400 Hava Savunma Sistemlerini teslim alması mevcut CAATSA kapsamındaki Rus Savunma ve İstihbarat Birimleri ile yapılan ‘’Önemli Mali İşlem’’ olarak tanımlandı ve ABD başkanının 6 ay içerisinde Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarının en az beş tanesini uygulaması talebinde bulunuldu.
Resmi olarak Türkiye’nin CAATSA serüveni bu şekilde gelişti. Donald Trump her ne kadar Türkiye konusunda kongreye dirense ve CAATSA yasasını imzalarken bu yasada çok büyük hataların yer aldığını vurgulasa yasa kongreden büyük çoğunlukla geçtiği için başka seçenek kalmamıştı. Trump Türkiye’nin S-400 konusundaki pozisyonuna ilişkin, Obama’nın satmadığı Patriotlar yüzünden Türkiye bunları Rusya’dan aldı diyerek bu tutumun doğru olmayacağını belirterek CAATSA’yı bekletmişti. ABD kongresi 2020 deki savunma bütçesi tasarısında kabul edilen yaptırımların Trump’ın tasarının yasalaşmasından sonraki 30 gün içerisinde Türkiye’ye uygulanmasını talep etti.
Türkiye’ye uygulanacak yaptırımların içeriği özetle şu şekildedir:
1- Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir, Savunma Sanayi Başkan Yardımcısı ve Roketsan Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Yiğit, Savunma Sanayi Başkanlığı Hava Savunma Özel Daire Başkanı Serhat Gençoğlu ve Mustafa Alper Deniz’ in yaptırım listesine alınması
2- Savunma Sanayi Başkanlığının tüm ABD ihracat lisansı ve yetkisinin yasaklanması
3- Savunma Sanayi Başkanı ve Diğer Savunma Sanayi çalışanlarının ABD’deki mal varlıklarına el konulması ve vize kısıtlamalarına dâhil edilmesi
4- Savunma Sanayi projeleri için harcanacak kredi ve finans isteklerinin reddi
Resmi Olarak ABD’nin CAATSA Yaptırımlarını Kaldırması için Talepleri Nelerdir?
ABD Başkanı yaptırımlar uygulanmaya başladıktan sonra 1 yıl içerisinde kongre komitelerine Türkiye’nin veya yaptırım uygulanan kişilerin artık S-400 Hava Savunma Sistemleri veya bunların yerine herhangi bir Rus Sistemini,
Ukdesinde bulundurmadığını, Türk topraklarında Rus Hükümeti veya Şirketleri adına herhangi bir Rusya vatandaşının S-400’leri çalıştırmadığını teyit ettikten sonra Türkiye’den Türk Hükümetinin veya hükümet adına başka bir tarafın S-400 veya onun yerini alabilecek bir sistemin tekrar edilmesi için CAATSA’nın 231. Bölümünün kapsamına girecek herhangi bir faaliyete girmeyeceğine dair taahhüt aldıktan sonra yaptırımlar kaldırılabilir.
Kısacası yaptırımlar kaldırılmayacak.
CAATSA Türkiye’nin Savunma Sanayisini Nasıl Etkileyecek?
Açık konuşmak gerekirse Türkiye’ye halihazırda örtülü bir yaptırım zaten uygulanıyordu. ABD çok uzun yıllardır uygun görmediği silahları, parçaları, yedek parçaları ve ihracat lisanslarını zaten Türkiye’ye vermiyordu. ABD yumuşak güç olarak adlandırdığı yaptırımlar, örtülü ambargo şeklinde Türkiye ne zaman bağımsız politika geliştirse ve ABD tarafından istenmeyen bir faaliyet yürütse daima bir örtülü yaptırımla karşı karşıya bırakılmıştır. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı buna çok güzel bir örnektir. Bununla beraber 90’lı yıllarda terörle mücadele kapsamında ABD’den ısrarla istediğimiz Silahlı İnsansız Hava Araçları ve Çift Motorlu Süper Kobra denilen helikopterleri vermemişlerdi. Eğer bu silahları zamanında ABD Türkiye’ye verseydi günümüzde terörle mücadele çok daha düşük yoğunlukta olabilirdi ve bu kadar yıpratılmamış olabilirdik. Amerika Birleşik Devletleri ellerindeki bazı kritik silah sistemlerini (F-22 Raptor gibi) hiçbir ülkeye satmamaktadır. Bu tarz kritik silah sistemleri hariç olarak tutulduğunda günümüze kadar birçok silah yaptırımlarıyla karşı karşıya kaldık.
Örnek olarak:
1- 1974 Ambargosunda F-16 uçak parçasının Türkiye’ye verilmesinin veya satılmasının yasaklanması
2- 1974 Kıbrıs Barış Harekâtından sonra Türkiye’ye askeri malzeme ve teçhizat satışını yasaklaması
3- 1974 yılında ABD Kongresi, Türkiye’ye her türlü askeri, ekonomik ve diğer yardımların yanı sıra mühimmat, savunma hizmetleri ve silah teslimatına dair ruhsatları askıya aldı.
4- Muhrip ve denizaltıların yedek parçasının satılmaması
5- Bakım için ABD’ye gönderilen C-130 savaş uçakları geri iade edilmedi.
6- SIG Sauer yarı otomatik silahları
7- Özel Kuvvet Tabancaları
8- Fırat Kalkanı harekâtı sırasında bombardıman mühimmatları verilmedi.
Atak Helikopteri yapım aşamasındayken motor hariç bazı kritik parçalar verilmedi ve proje yavaşlatıldı. Atak Helikopteri tamamlandıktan sonra ise ABD sattığı helikopter motorunun 3. Ülkelere satışını yasakladı. Bu nedenle Atak Helikopterini hala ihraç edemiyoruz ve Pakistan özellikle Atak Helikopterini istemesine rağmen satış hala askıda.
Bu yaptırımlar daima Türkiye’nin izlediği ABD’nin tasvir etmediği bir politika sonrası gerçekleşmiştir. Türkiye yakın zamana kadar terörle mücadeleyi ülke sınırları içerisinde gerçekleştiriyordu, bu politika artık değişti ve Türkiye çıkarlarını ülke toprakları dışarısında da maksimum seviyeye çıkarma yoluna girdi. Mevcut konjonktürde Türkiye Libya’dan ve Mavi Vatan Politikasından, Azerbaycan’dan vazgeçemez. 15 Temmuzun sorumlularından hesap sormaktan vazgeçemez. Çünkü artık çok iyi biliyoruz ki milli güvenlik ilk olarak ülke dışarısında korunur. Küresel güçlerin küresel hedefleri vardır ancak küresel hedefler önce konulur sonrasında küresel güç olma yolunda ilerlenir. Küresel hedefler küresel güç olduktan sonra konulmaz.
ABD Cumhuriyetin ilk yılarından beri Türkiye’de önemli bir etki sahibi olmuştur. Adnan Menderes, Sovyetler Birliğine yakınlaştığı zaman diliminde darbe ile indirilmiştir. Süleyman Demirel, sanayileşme politikasını hayata geçirmeye çalıştığında Türkiye’yi tarıma zorlamıştır ve ‘’Siz tarım ülkesisiniz öyle kalın’’ demişlerdir. Süleyman Demirel, Sovyetler Birliği gezisine gidip aldığı krediler ve teknolojik yardımlar sayesinde Seydişehir Alüminyum dâhil olmak üzere birçok demir çelik fabrikası kurulduktan sonra 1980 askeri darbesi gerçekleştirildi. Yani yaptırımlar bugüne özel değil, Johnson Mektubu, 1974 ambargoları veya sınır ötesi operasyon ambargoları, kritik silah parçalarının verilmemesi uzun bir sürecin parçasıdır.
CAATSA Yaptırımları Bizi Nasıl Etkileyecek?
Türkiye resmen F-35 projesinden çıkarıldı artık. Uzun zamandan beri F-16’lar dâhil olmak üzere birçok modernizasyon faaliyetlerimiz ABD örtülü ambargolarıyla hayata geçirilmedi. Bu yüzden bu projeleri Türkiye tek başına yapmak zorunda bırakıldı. Aslında bunu bir avantaja dönüştürmeyi başardık. Türkiye’nin Savunma Sanayisindeki dışa bağımlılık oranı %35’e kadar gerilemiş durumda. 1995-1999 yılları arasında Türkiye Dünya’nın en fazla silah ithal eden 3. Ülkesiydi. 2015-2019 yılları arasında ise 15. Sıraya kadar gerilemiştir. Bir yandan Savunma Sanayi harcamaları artarken bir yandan da ithalatımızın azalması karşımıza önemli bir tablo çıkarmaktadır. Bu tablo ise Türkiye herhangi bir savunma sanayi projesinde kapı kapı dolaşma evresini hızlı bir şekilde minimize etmektedir.
Amerika Birleşik Devletlerine Savunma Sanayi Konusunda Ne Kadar Bağımlıyız?
Son 10 yılda Türkiye toplam 8,2 milyar dolarlık silah ithalatı gerçekleştirdi. Bu ithalattaki en büyük pay ABD’ye aittir. 2. Sırada ise Avrupa Birliği, 3. Sırada ise Rusya bulunmakta. ABD’nin bu pastadaki payı %35’tir. AB %24, Rusya ise %23’lük bir paya sahip. Rusya’nın payının neredeyse tamamını S-400 sistemleri oluşturuyor.
Bunların yanı sıra Türkiye 2019’da NAFTA ülkeleri olan Meksika, Kanada ve ABD’ ye 841 milyon dolarlık silah ihracatı gerçekleştirdi. AB ülkelerine 555 milyon dolar, Ortadoğu ülkelerine ise 710 milyon dolar silah ihraç etti. Bu verilere vidasından tankına bütün silah ve malzemeler dâhildir. Yani Türkiye yalnızca bu ülkelere 1 yılda tam 1,8 milyar dolarlık silah ihraç etti. Türkiye 2019 yılında toplam 164 ülkeye 2 milyar 741 milyon dolar silah ihraç etti. Bu veriler Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü verileridir. Sonuç olarak 1974 ambargolarının Türkiye’de özel savunma sanayi şirketlerinin doğmasına öncülük ettiği gibi yeni gelecek yaptırımlarda Türkiye adına hâlihazırdaki yerli projelerin hız kazanmasına öncülük edecektir.
CAATSA Yaptırımlarının Olumsuz Sonuçlarını Minimize Etmek İçin Neler Yapmalıyız?
F-35 programından çıkarılmamız Milli Muharip Uçağı projemize odaklanmamızı sağlayacaktır. Patriot Hava Savunma Sistemlerini bize satmamaları ve S-400 sisteminin NATO bünyesindeki Türk Silahlı Kuvvetlerine entegrasyonunda yaşanan zorluklar Türkiye’nin yerli hava savunma sistemleri üretimini daha da hızlandıracaktır. Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemi olan Hisar-A envanterimize katılmış durumdadır. Zamanında Predatör Silahlı İnsansız Hava Aracı’nı bizlere satmış olsalardı muhtemelen günümüzde Türkiye Dünya’nın SİHA teknolojisinde ilk 5 ülkesinden biri olmayacaktı. Zırhlı tekerli araçlar satışlarında bizlere ABD tarafından çıkarılan zorluklar sayesinde Kara Kuvvetlerimiz muazzam bir zırhlı araç çeşidine ve envanterine sahip oldu.
Türkiye Savunma Sanayi projelerine aynı şekilde devam etmelidir. Ancak ekonomi konusunda muhakkak bir finans modeli oluşturmamız gerekiyor. Kendi kendini döndüren ve savunma sanayisinde olduğu gibi dışa bağımlığı minimize eden bir modele bir an önce geçilmelidir. Eğer ihracat ithalatı dengeleyemiyorsa ithalat kısılmalı ve bunun getireceği zorluklara da sabretmeliyiz. Devlet kurumlarının hisselerinin halka arz edilmesi sıcak para akışını sağlayacaktır. Azerbaycan, Pakistan, Katar, Ukrayna, Libya gibi birebir müttefik diyebileceğimiz ülkeler yurtiçi projelerine daha fazla dâhil edilmelidir.
Türkiye, içerisindeki mali yükleri güvenilir dış yatırımcılar ile paylaşırsa ekonomiye büyük faydalar sağlayacağı gibi bu ülkeler arasındaki stratejik müttefikliğe de motivasyon bir itici güç olacaktır. Örneğin, Ukrayna’ya verilen hibeler, silah anlaşmaları, ticari hacmin genişletilmesi ki son 5 senede Ukrayna ile ticari hacmimiz 1,1 milyar dolardan 2,15 milyar dolara çıktı, iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmiştir. Tüm bunlar ekonomik faydalar ile beraber uluslararası arenada atılacak adımlara da destek sağlayacaktır. Ayrıca Türkiye Milli Muharip Uçağı projesini Ukrayna ile resmi veya gayri resmi bir şekilde tamamlayacaktır. Bunlarla beraber Malezya, Endonezya, Güney Kore, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri gibi ülkeler de Türkiye için çok önemli potansiyele sahip ülkelerdir.
Özetle CAATSA yaptırımları Türkiye’yi fazla etkilemeyecektir. Türkiye’nin zaten ısrarla talep ettiği malzemeleri ABD vermiyordu. Yalnızca bazı savunma sanayi projelerinde gecikmeler yaşanacaktır. Irakta hâlihazırda süregelen operasyonlar zinciri devam etmekte ve Türk Ordusu daha güneye inmektedir. Bununla beraber Suriye ve Libya sahasında aktif olarak hibrit savaşlar gerçekleştirmektir. Doğu Akdeniz’de İsrail, Mısır, Güney Kıbrıs, Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan, Fransa ittifakına karşı masraflı bir güç gösterisi gerçekleştirmekteyiz. Afrika’da Fransa ile güç mücadelesi veriyoruz, Kafkasya’da Azerbaycan sıcak çatışmalarına destek veriyoruz ve bütün bunları örtülü ambargolara rağmen gerçekleştirdik. Sonuç olarak CAATSA ile beraber değişen pek bir şey yok, yalnızca yaptırımların adı konmuş oldu.
KAYNAKÇA
https://www.sipri.org/databases/national-reports/Turkey
https://www.sipri.org/databases/financial-value-global-arms-trade
https://www.defenceturk.net/turkiyeye-caatsa-yaptirim-karari-yaptirim-ve-maddeler
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45040383
https://www.setav.org/en/tag/caatsa/
https://www.cnnturk.com/dunya/iran-ne-ilk-ne-de-son-iste-abdnin-yaptirim-uyguladigi-ulkeler
https://home.treasury.gov/policy-issues/financial-sanctions/sanctions-programs-and-country-information/countering-americas-adversaries-through-sanctions-act
https://www.sipri.org/sites/default/files/2020-04/fs_2020_04_milex_0_0.pdf
https://www.milliyet.com.tr/siyaset/abdnin-kodlarini-vermedigi-ucak-icin-avrupadan-teklif-1396818
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/caatsa-yaptirimlari-nedir-322238h.htm
https://www.dw.com/tr/t%C3%BCrkiyeye-s-400-yapt%C4%B1r%C4%B1mlar%C4%B1-haz%C4%B1r/a-55903707
https://www.sipri.org/sites/default/files/2020-06/yb20_summary_en_v2.pdf