Çalınan Cennet Kudüs
ÇALINAN CENNET KUDÜS
Yüzyılın İhaneti ile gelen İşgal!
Kudüs konum itibariyle işgalci Siyonist İsrail ve Filistin’in ortasında yer almakta.
Binlerce yıllık tarihiyle her iki ülke için de büyük bir öneme sahip.
Kudüs, Siyonist İsrailliler tarafından Jarusalem olarak dile getirilir.
Sözde iki (!) semavi dinin de başkentidir.
Unesco kültür mirası listesinde de yer alır.
Müslümanlar, Hristiyanlar ve Museviler için önemli bir kazanımdır.
Vazgeçilmezdir. “Vazgeçilmezimizdir”.
İsrail ve Filistin Kudüs’ü kendi başkenti olarak görüyor. Ancak, uluslararası toplum Kudüs’ü başkent olarak tanımıyor.
Müslümanlar için önemi:
İslam Peygamberi, efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) (Selâm ona olsun) Mirâc’a yükseldiği yer olarak bilinen Kudüs, aynı zamanda Kâbe’nin kıble olarak seçilmesinden önce Müslümanların yıllarca yöneldikleri “İlk kıble” olarak kabul edilmiştir.
Hristiyanlar için önemi:
Geniş tarihçesi boyunca Kudüs, 2 defa yok edildi, 23 defa işgal edildi. Hristiyanlar için Kudüs’ün kutsallığı; İncil’e göre İsa’nın bu şehirde çarmıha gerilmesinden ve 300 yıl sonra Azize Helena’nın İsa’nın hayatındaki hac noktalarını belirlemesinden ibarettir.
Museviler için önemi:
Yahudi işgali sonrasında 14 Mayıs 1948 tarihinde kuruluşu ilan edilen Kudüs kentini İsrail en can alıcı şehri olarak görüyor.
Kudüs’teki Mescid-i Aksa’yı yıkarak Batı Duvarı (Ağlama Duvarı) ve çevresindeki Yahudi varlıklarını artırmayı amaçlayan İsrail, diğer taraftan Arz-ı Mev’ud olarak Nil’den Fırat’a kadar genişleme plânları için de Kudüs’ü bir merhale olarak benimsemiş. İsrail, hâlihazırda, Batı Şeria’da pek çok kentte Filistinlileri evlerinden silah zoruyla çıkartarak, buralara Siyonist Yahudileri yerleştiriyor.
Neden bu kadar önemli?
Müslümanlar için Kudüs üçüncü en kutsal şehirdir. İslamiyet’te Kudüs, M.S 610 yılında ilk Kıble olmuştur ve Kur’an’ı Kerim’e göre, Peygamberimiz efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) (Selâm ona olsun) 10 yıl sonra Miraç’a bu şehirden çıkmıştır.
İslâm ümmeti için durum bu kadar hassas iken geçtiğimiz hafta Siyonist okyanus ötesinden gelen pervasız bir açıklama bir anda tüm Müslüman âleminin tepkisine neden oldu.
Türkiye’nin dört bir yanındaki Kudüs sevdalısı, kırmızıçizgi Kudüs’e karşı olan hassasiyetlerini haykırmak ve tek yürek altında tepkilerini koymak için meydanlara indiler.
Ve haykırdılar…
Kudüs bizimdir – bizim kalacaktır.
Kudüs miracın şahididir.
Kudüs Müslümanların ilk kıblesidir.
Kudüs İslam coğrafyasının yegâne incisidir.
Kudüs bugün İstanbul’dur. Sakarya’dır. Diyarbakır’dır.
Yarın Mekke, Medine, Bağdat’tır.
Öbür gün Tahran, Şam, Bağdat ve İslâmabad’dır.
İslâm sancağının dalgalandığı her toprak parçasıdır Kudüs.
Davaya baş koymuş, her inançlı Müslümanın yüreğini dağlayan yangınıdır.
Akidedir, vazgeçmemektir, direniştir, yüreklere akıtılan gözyaşıdır, gizli gizli hıçkırmaktır.
Sen azizsen ümmet azizdir.
Sen özgürsen ümmet özgürdür.
Her sokağı, her bir taşı buram buram ata kokar çalınan cennetin.
Yeryüzünde yaşanılan hiçbir şehir senin kadar mahzun ve çileli, bir o kadar da mağrur hissetmedi kendini.
Bu şehrin aşığı Selahaddin Eyyubi hiçbir zaman bu kadar özlenmedi.
Ey ilk yönelişim. İlk kıblem.
Ümmetin ölüm uykusuna dalmış. Affet ey Kudüs, ey Mescid-i Aksa. Zillete düşüp vuslatlarınızı geciktirdiğimiz, peygamberlerin mübarek ayakları ile şereflendirdikleri mübarek avlularınızı zalim postalları ile kirlettiğimiz için.
Bizler Allah’ın ipi yerine zalimlerin ipine tutunduk. Mağdur olduk, mağlup olduk, mahzun olduk, bozulduk.
Biz, biz olmaktan uzaklaştık.
Ama emin ol yerde kalmayacak küffarın kanı.
Sana kavuşacağız ey Kudüs!
Mekke’ye döner gibi döneceğiz.
Uzun ve derin bir uykunun ardından özlediğimiz analarımıza, kadınlarımıza, çocuklarımıza döner gibi dönüp, onlara sarılır gibi sarılacağız Mescid-i Aksa’na, Kubbet-üs-Sahra’na.
Bekle bizi ey Kudüs… Anaların evlatlarını, limanların gemileri, ormanların yağmurları beklediği gibi bekle bizi.
Elbet kabuk bağlayacak bu yara.
Aramıza karışmış havlayan Siyonist Yahudi köpekleri yine kudurmaktan deliye dönmüş sahibinden medet umar olmuş.
Toplayın salyalarınızı yerlerden insan gibi konuşalım.
Her türlü baskı, zulüm ve işgalin olduğu bir kavme karşılık zaten ellerinde olan bir şehrin kendine ait olduğunu kanıtlama çabası, acziyetine karşı uluslararası bir serzenişten öteye gidemeyen korkunun damarlarında dolaşmasından başka bir şey değil.
“Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki” diyen Kudüs yeniden fetih oluncaya kadar kendine gülmeme cezası veren Selahaddin Eyyubi’nin torunları da Allah’ın izniyle emaneti geri alacaktır. Ümmetin hiçbir şüphesi olmasın.
En büyük silâhımız dualarımız.
“Yetiş ya fakih Ahmed, himmet ya fakih Ahmed…
Geri bildirim: ÇALINAN CENNET KUDÜS – Atilla Akbaş / Gazeteci Yazar & DENİZ-LİMAN-PETROL LOJİSTİK YÖNETİM UZMANI