GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ APARTHEİD POLİTİKALAR VE İSRAİL SOYKIRIMI
Filistin-İsrail çatışmalarının başlangıcı, 1967 “Altı Gün Savaşına” dayandırılmakla birlikte tarihinin daha eskiye dayandığını söyleyebiliriz. Yahudilerin 1917 “Balfour Deklarasyonu” ile Britanya’nın da desteğini alarak Filistin bölgesinde bir yahudi devletinin kurulması gerekliliğini öne süren girişim neticesinde bölgeye yerleşen yahudilerin Filistinlilerle çatışmalarının başlangıcının bu tarihlere dayandığını söylemek mümkündür (Uyanık, 2023).
İsrail devletinin ilanı II. Dünya Savaşı akabinde 14 Mayıs 1948’de resmen gerçekleşmiştir. İsrail devletinin resmen ilanının hemen ardından gerçekleşecek olan kayıtlara “1948 Arap-İsrail Savaşı” şeklinde geçmiş olan savaş sebebiyle yaklaşık 15.000 kişi hayatını kaybetmiştir. 1949’da gerçekleştirilen ateşkesle savaş durmuştur. Devamında 1956’da “Süveyş Krizi”, 1967’de “Altı Gün Savaşı” gibi savaşların yaşandığını bilmekteyiz ve sıcak çatışmaların başlangıcı için bu örnekleri değerlendirmemiz yeterli olacaktır (Demircan, 2020).
İsrail’in, Filistin toprakları üzerinde gerçekleştirmiş olduğu sistematik soykırım, bölgedeki yerel halkı silah zoruyla toplu şekilde göç etmeye zorlaması gibi insanlık dışı politikaları, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 1983 yıllarında sergilenmiş olan apartheid politikalarla benzerliği konusunda birçok ortak noktası bulunduğunu söyleyebiliriz.
Güney Afrika Cumhuriyeti geçtiğimiz günlerde Uluslararası Adalet Divanı’na, İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırım yaptığı gerekçesiyle dava açmıştır. Bu durumu uluslararası literatürde ses getiren bir olay olarak nitelendirmek mümkündür. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin açmış olduğu dava tarihsel sürecin de beraberinde getirdiği bir dışa vurum ve batı ülkelerine karşı alınan bir tavır olarak değerlendirebiliriz. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde nüfus yoğunluğu olarak %79’unun Hristiyan, %1,5 kadar da MÜslümanın ve geri kalan halkın da farklı dinlere mensup olduğunu göz önünde bulundurursak ortaya konulan tavrın teolojik bir bağlamda yürütülmediğini kavrayabiliriz. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 1984-1994 yılları arasında üç kanatlı meclis yönetiminin uygulandığı apartheid politikaların güdüldüğü dönemde, yerli halka karşı uygulanan göç ettirme politikaları, azınlıkta bulunan beyaz ırkın, Afrikalılara karşı tahakküm kurma girişimleri günümüzde yaşanan İsrail’in sistematik gerçekleştirdiği soykırım ile benzerlik göstermektedir.
1984-1994 yılları arasında beyazların House of Assembly, renklilerin House of Representatives’de ve Asyalılar da House of Delegates ismini verdikleri parlamentolarda temsil edildikleri üç meclisli yönetim biçiminde, parlamentolarda çıkan uyuşmazlıklarda nüfus çoğunluğu az da olsa beyazların House of Assembly meclisinden çıkacak kararın esas alınması görüşü hakimdir (Kalley, 1999).
Bu adaletsizliğin sebebi, tarihsel süreç içerisinde Güney Afrika bölgesinde Hollandalıların ve akabinde İngilizlerin kurmuş olduğu kolonilerin yerel halkın üstünde gerçekleştirdikleri siyasi üstünlük ve bölgedeki gerçekleştirilen sömürgecilik faliyetleridir. Azınlıkta olan beyazların, bölgenin asıl halkı olarak nitelendirebileceğimiz Afrikalılar üzerinde kurdukları hegemonya, II. Dünya savaşı sonrasında kurulan “Nasionale Party” önderliğinde gerçekleşmiştir. Özellikle Afrikalıların ikinci sınıf halk olarak nitelendirilmesi ardından yerel halkın yerleşim yerlerinin gasp edilip, sınırlar belirleyip halkın göç ettirilmesi gibi hadiseler yaşanmıştır. Ülkede sistematik olarak gerçekleştirilen iki sınıflı ve yerel halkın haklarını kısıtlayacak şekilde ayrım güden politikalar hakimiyet sürmüştür.
1990’lı yıllarda sergilenen isyanlar ve grevler neticesinde apartheid politikaların zayıfladığı görülmüştür. 1994’te ilk defa gerçekleştirilecek olan adil bir demokratik oylamayla birlikte Nelson Mandela Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyahi başkanı olarak seçilmiştir. Mandela’nın yapmış olduğu “İsrail’in apartheid yönetime vermiş olduğu desteği asla unutmayacağız” çıkışı Afrika’nın ilk siyahi başkanının Filistin’e olan desteğinin açıkça dile getirmesidir.
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Uluslararası Adalet Divanı’na açtığı soykırım davası tarihsel süreç içerisinde değerlendirildiğinde İsrail’in apartheid politikalar sergilediği ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yaşanan ayrımcılığın benzerlik gösterdiğini söyleyebiliriz. İsrail’in apartheid yönetime desteğini bildirmiş olması açılan davanın sebebini ortaya koymaktadır. İsrail’in Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki apartheid politikalara desteğinin bir diğer sebebi de azınlık grupların tıpkı Filistin’de olduğu gibi “non-Jewish community” yani yahudi olmayan topluluk şeklinde ikinci sınıf olara nitelendirilmesi, bu iki rejimin de birbirine olan kirli çıkar ilişkilerinin göz önüne koymaktadır.
Sonuç olarak şunu bilmemiz gerekir ki İsrail’in Gazze şeridinde ve Batı Şeria’da geçmişten bugüne kadar sistematik olarak soykırımda bulunduğu, Filistinlileri zorunlu olarak göç etmeye maruz bırakıldığı ve batı ülkelerinin de bu sistematik soykırıma açık veya dolaylı yoldan desteği, tüm insanlığın gözleri önünde gerçekleşmektedir. Ayrıca 7 Ekim’de Hamas’ın gerçekleştirmiş olduğu operasyonlar neticesinde dünyada bir kırılma noktası yaşandığını söylemek de mümkündür. Dünya genelinde gösteriler ve Filistin’e olan desteğin her geçen gün artması artık karşı koyulamaz bir noktaya gelmiştir. Filistin’de açıkça soykırım yaşandığını ve buna artık dur denilmesi gerektiğinin en somut tepkisi Güney Afrika Cumhuriyeti’nden geldiğini söyleyebiliriz. Uluslararası Adalet Divanı’na açılan soykırım davası İsrail tarafından “bir temele dayandırılmadığı” cevabı verilmiş olsa da tarihsel bağlamda incelendiğinde 1967’den bu yana gelen süre zarfında İsrail’in, Filistin topraklarını işgal altında tuttuğunu göz önünde bulundurduğumuzda, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin soykırım iddialarının temelininin sağlam bir tarihsel sürece dayandırıldığını söylemek mümkün olacaktır.
Yusuf Taha SAYGILI
KAYNAKÇA
UYANIK, N., & YAVUZ, H. (2023). Balfour Deklarasyonu’nun ilanı, tepki ve destekler. Kastamonu
İnsan Ve Toplum Dergisi, 1(2), 207-222.
DEMİRCAN, N. (2020). Yahudi Devletinin İnşası ve Arap-İsrail Çatışmasının Başlangıcı. Ulisa:
Uluslararası Çalışmalar Dergisi, 4(2), 215-226.
Kalley, J.A.; Schoeman, E. & Andor, L.E. (eds) (1999) Southern African Political History: a
chronology of key political events from independence to mid-1997, Westport: Greenwood.