Hindistan Raporu
YAZAR: DİJAN SU SERİN
HİNDİSTAN’IN ASYADAKİ KONUMU VE ÖNEMİ
Konumu itibariyle büyük bir avantaja sahip olan Hindistan Güney Asya’da yer almaktadır. Doğusunda Bengal Körfezi ve Bangladeş, kuzeyinde Çin, batısında Pakistan ve güneyinde ise Sri Lanka bulunmaktadır. Hindistan 29 eyalet ve 7 birlik bölgesinden oluşmaktadır. Başkenti ise Yeni Delhi’dir. Dünyanın en kalabalık 2. ülkesi olmasının yanı sıra coğrafi alana bakıldığında dünyanın 7. büyük ülkesi olarak da tanınmaktadır. IMF verilerine göre dünyanın en büyük 7. ekonomisine sahiptir. En önemli ticari ortakları ise Çin, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, İsviçre, Endonezya, Hong Kong, Singapur ve Güney Kore’dir. Dünyanın en büyük demokrasisine sahip olan Hindistan, Federal parlamenter sistemi ile yönetilmektedir. (Hindistan, tarih yok)
Konumunun göç ve ticaret yollarında olması ve coğrafi genişliği birçok avantaj sağlamış böylece farklı dini, kültürel ve etnik unsurları bir araya getirmiştir. Bu avantaj zamanla dezavantaja dönüşmüş ve çatışmalara yol açmıştır. Bu çatışmalar küresel sorunlar olarak gündeme gelmiştir. Hindistan’ın doğal kaynaklara sahip olması, stratejik olarak konumu, farklı kültür, siyasi ve dinleri barındırması sömürgeci güçlerin dikkatini çekmiştir ve mücadele alanı olmuştur. Global ticaretin yapıldığı su yollarına komşu olması, yükselen güçler arasında dikkatleri üzerine çekmesi, uzun zamandır Çin ile olan hem rekabetçi hem de uzlaşmacı bir yol izlemesi ve Batı’nın ittifak gücünü oluşturabilmesi günümüzde giderek önemini arttırmış ve güçlü bir konuma getirmiştir. (ÖZAY, 2021)
Tarihi arka plana baktığımızda Orta Asya’daki stratejik güç dengelerini değiştirebilecek potansiyele sahip olan Hindistan, bölge ülkeleriyle sınırları olmamasına rağmen Orta Asya ile coğrafi yakınlığa sahiptir ve tarihi bağları bulunmaktadır. Hindistan’ın kuzey batısı tarihte Orta Asyalı yöneticiler tarafından yönetilmiş ve bu sayede kültürler arası bağ oluşmuştur. 1526 yılında Babür Şah tarafından kurulan Hindistan Türk İmparatorluğu ise bu kültürel bağa iyi bir örnek olacaktır. Bu kültürel, etnik bağ sadece bu dönemde kalmamış soğuk savaş döneminde de devam etmiştir. Bu dönemde Orta Asya dış dünyaya kapalı bir politika izlemiştir. Hindistan’ın bağımsızlığıyla birlikte ilişkiler olumlu yönde ilerlemiş ve bu politika Hindistan için geçerli sayılmamıştır. Yukarıda bahsedildiği gibi Hindistan’ın stratejik konumu Orta Asya’nın ilgisini çekmiştir ve bu durum olumlu ilişkiler ile sonuçlanmıştır. Bu konumun dikkatleri çekmesinin sebebi ise Pakistan, Afganistan ve Çin ile olan coğrafi yakınlıktan kaynaklanmaktadır.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının etkisiyle Orta Asya’da güç mücadelesi başlamıştır. Rusya, ABD, Çin bu güç mücadelesinin başrolleri olmuştur. Hindistan ise bu noktada güvenlik konusunda kritik bir konuma sahip olması ve enerji kaynaklarının varlığı sebebiyle Orta Asya için önemli bir bölgesel güç unsuru olmuştur. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucu ortaya çıkan güvenlik krizi Hindistan’ın güvenlik endişelerini arttırmıştır. Güvenlik krizini Orta Asya’da artık bir güç boşluğunun ortaya çıkması, etnik çatışmaların varlığı ve istikrarsızlık sorunları oluşturmaktadır. Bu noktada Hindistan 1990’lı yıllardan itibaren bu sorunlara önem vermiştir ve engellemeye çalışmıştır. 2000’li yıllara geldiğimizde terör saldırılarının ortaya çıkması ve 11 Eylül olayları Orta Asya’nın etkinliğini arttırmıştır ve Hindistan bakış açısını değiştirmiştir. Güvenlik yaklaşımının yanı sıra ekonomik olarak da gelişen Hindistan, Orta Asya’da enerji ihtiyacının artmasıyla daha da önem kazanmıştır. Nükleer güce sahip olması ve ekonomik durumunun giderek artması sebebiyle Hindistan son dönemlerde uluslararası alanda ağırlığını hissettirmektedir. (PURTAŞ, 2006)
HİNDİSTAN’IN ASYADAKİ DIŞ POLİTİKASI
Hindistan çok eskiye dayanan bir kültüre ve tarihi bir birikime sahip olmasıyla ön plana çıkmaktadır. Bunlarla bağlantılı olarak ‘dünya bir ailedir’ mottosuyla dış politika izlemektedir. Kuruluş tarihinden itibaren dış politika konuların belirlenmesinde sadece kültürel kökler veya ulusal öncelikler ele alınmamış, bölgesel ve küresel gelişmeler de dahil edilmiştir. Hindistan’ın Asya’daki dış politikasını incelerken göz önüne almamız gereken başlıklar bulunmaktadır. Bu çalışmada ülkenin bağımsızlık süreci, soğuk savaş dönemi şartları ve 20. Yüzyıl sonrası küresel gelişmeler altında Hindistan’ın dış politikasını inceleyeceğiz. (ÖZAY, 2021)
Bağımsızlık sürecinden bahsetmemiz için öncelikle ülkenin kurucu başbakanı Cevahirlal Nehru’nun döneminden bahsetmemiz gerekmektedir. Ülkenin dış politikalarının belirlenmesinde aktif rol oynayan Nehru’nun dış politika uygulamalarında kendisinin bağımsızlık öncesinde yaşanan siyasi eğilimlerden ve idealizmin yansımalardan etkilendiğini ve onun yönetiminde olacak şekilde politikalar yürüttüğünü görmekteyiz. 1947 yılında ortaya çıkan Hindistan ve Pakistan’ın kurulmasıyla sonuçlanan gelişmeler etrafında bu süreç şekillenmiştir. Hindistan ve Pakistan’ın ayrışması günümüze kadar etkisini devam ettirmiştir. Sömürge döneminde ekonomik açıdan geri kalan Hindistan dış politika ve ülkelerinin iç sorunları arasında bir seçim yapmak zorunda kalmıştır. Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir bölgesi çatışmanın temel kaynağını oluşturmaktadır. Soğuk Savaş döneminde Hindistan, Doğu-Batı ayrışmasının dışında kalmayı tercih etmiştir ve dış politikada Nehru’nun ‘kendi kendine yeterlilik’ ve ‘bağlantısızlar’ olarak isimlendirdiği politikalarıyla hareket etmişlerdir. Nehru bu politikaları izlerken Gandi’nin ‘non-cooperation’ yaklaşımından etkilendiğini söyleyebiliriz. Bağlantısızlar bloğu 20. Yüzyılın ikinci yarısında giderek zayıflamıştır ve uluslararası arenada etkisi azalmış ve sembolik hale indirgenmiştir. (ÖZAY, 2021)
Soğuk savaş dönemi sonrasında Hindistan dış politikalarını çeşitlendirmiştir ve yeni bir döneme girmiştir. Hindistan siyasi sorunları arka plana atarak ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesine odaklanmıştır ve üçüncü dünyacılık anlayışını bırakmıştır. Hint Milli Kongresi liberal ekonomik reformları gerçekleştirmiştir. Çin ve Pakistan ile toprak sorunları olmasına rağmen normalleşme sürecine girmiştir. Pakistan ile Keşmir sorunu, Çin ile olan Tibet sorunu Hindistan’ın dış politikalarında hala öncelikli sıradadır. Rusya ile geleneksel dostluk ilişkilerine devam ederken ABD ile nükleer enerji dahil olmak üzere birçok konuda iş birliğine gitmiştir. Dış politikada önemli bir yere sahip olan Güney Asya bölgesinde Hindistan lider konumunu sürdürmeye devam etmektedir. Dış politikadaki yeni ve çok yönlü yaklaşımlar birçok başarı da getirmiştir. Bunlar:
- Keşmir Sorunu ve sınır güvenliği konularında Pakistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi,
- Çin ile toprak ihtilafının çözüm sürecine girmesi,
- Güney Asya Serbest Ticaret Bölgesi anlaşmasının imzalanması,
- ASEAN ülkeleriyle güvenlik konularında iş birliğinin geliştirilmesi,
- Hindistan’ın Moskova-Pekin-Delhi ve Tokyo-Pekin-Delhi üçlü oluşumlarına katılım,
- ŞİÖ içerisinde gözlemci üye statüsünün kazanılması, ABD ile uzay çalışmaları ve nükleer konularda iş birliğinin güçlendirilmesidir. (PURTAŞ, 2006)
SONUÇ
Nükleer enerji alanında güçlenen, ekonomik olarak istikrarlı bir şekilde gelişen, bölgede yumuşak güce sahip olan Hindistan, Orta Asya’da diğer küresel ve bölgesel güçler arasından kendini göstermek istemektedir. Bu yüzden Orta Asya’da askeri üs elde etmek amaçlarından birisi olmuştur. Tacikistan’da bir karakola ve Ayni Hava Askeri üssüne sahip olmak bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirebilecek bir kazanım olmuştur. Askeri üsse sahip olmak istemesinin mantığı örnekte anlaşılabilmektedir. Ayrıca Hindistan, Pakistan ve Afganistan üzerinden bölgede büyük sarsıntıya sebep olabilecek radikal İslami akımlarla mücadele etmeye çalışmakta ve ayrılıkçı hareketleri engellemek için girişimlerde bulunmaktadır. (ERSİN & TANSEL AKPINAR, 2021)
Hindistan’ın bu bölgedeki en büyük amaçlarından birisi enerji kaynaklarına düşük maliyetle ve kısa yoldan ulaşmaktır. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi güç boşluğu yaratmış ve Hindistan bu güç boşluğundan yararlanmak istemiştir. Böylece enerji kaynakları konusu dış politikalarında öncelikli hale gelmiştir. Hindistan, Pakistan ve Afganistan’da barış ve devamlılığa yatırım yapmak istemiştir. Bu olayın ana sebeplerinden birisi Çin’i dengeleme isteği olmuştur. Çin’in bölgede siyasi nüfuzu ve ekonomisinin gelişmesi Hindistan’ın Asya’daki politikasını etkilemiştir. Çin’in etkinliğini kırmak için bölge ülkeleriyle iş birliği yoluna gitmiştir. GCA ile Hindistan enerji güvenliğini sağlamaya çalışmaktadır. Bu sebeple Asya bölgesinde ekonomi alanında önemli bir role sahip olan Hindistan, GCA’da etkisiz kalmak istememektedir. Hindistan, Orta Asya’da güçlenebilmek adına bölgede kurulan örgütlere katılmayı amaçlamıştır. 2017 yılında Şanghay İş birliği Örgütü’ne katılmıştır ve buna öncelik vermiştir. Kısaca özetlemek gerekirse, her alanda gelişmeye odaklanan Hindistan için Orta Asya’nın enerji kaynakları ve konumu önem arz ederken, bölge devletleri var olan kaynakları işlemede yeterli olamadıkları için Hindistan’ın desteğine ihtiyaç duymaktadır. (ERSİN & TANSEL AKPINAR, 2021) İleriki dönemde ise Hindistan’ın Orta Asya ile olan ilişkilerini geliştirebilecek ‘Yeni İpek Yolu’ inisiyatifinin önemli bir konuma geleceği öngörülmektedir. (PURTAŞ, 2006)
Son dönemlerde Hindistan’ın ön planda tutulabileceği geniş bölgesel bir birliğin oluşturulması amaçlanmaktadır. Bölgesel yapılaşmanın yeniden şekillenmesi bir diğer anlamıyla Hint-Pasifik kavramının geliştirilmesi Hindistan’ı daha güçlü bir konuma getirecektir. Hint Pasifik’in ASEAN’a benzer şekilde hedefler koyması bu iki unsuru kaynaştırmaktadır. Bunun yanı sıra Arap Körfez ülkeleri son yıllarda öne çıkmaktadır. Hindistan’ın Çin’in karşısında dengeleyici bir unsur olabilme ihtimali bölgesel ve küresel güçlerin Hindistan ile iş birliği yapmasının temel nedenidir. Bu birlikler ve anlaşmalar sayesinde ekonomik olarak iyileştirmeler gerçekleşecektir. Ticaret ve yatırım güçlenebilecek ve Hindistan ekonomik açıdan gelişebilecektir. ASEAN, RCEP vb. birliklerle iş birliği içinde olmasının pozitif yanları olduğu gibi bölgesel aktörlerle kendi içinde anlaşmazlıklar da bulunmaktadır. ASEAN, Hindistan’ın Müslümanlara yönelik uyguladığı politikalara tepki göstermektedir. Bu olaylarla birlikte ilişkilerini sürdürebilmelerinin önünde engel bulunmaktadır. (ÖZAY, 2021)
HİNDİSTAN’IN İÇ POLİTİKASI
GENEL BAKIŞ
1947 yılında İngiltere sömürgesinden çıkarak bağımsızlığını kazanan Hindistan, 1950 yılında anayasasını kabul ederek Hindistan Cumhuriyetini ilan etmiştir. Halen İngiliz Milletler Topluluğu’nun üyesidir. Dünyanın en büyük demokrasisine sahip olmakla bilinmektedir ve çok partili parlamenter sistemle yönetilmektedir. Parlamentosu Eyalet Meclisi ve Halk Meclisi olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Halk Meclisi’nde 543 üye bulunmakta ve seçimlerle beş senede bir yenilenmektedir. Eyaletler Meclisi’nde ise 250 üye bulunmaktadır. Üyeler halk tarafından seçilmemektedir. Üyeleri, Eyalet Parlamentoları ve Birlik toprakları seçmektedir. Üyelerin üçte biri altı yılda bir yenilenerek tekrar seçilmektedir. Seçme yaşı 18 olarak belirlenmiştir. 29 eyalet ve 7 birlik bölgesinden oluşan Hindistan, federal devlet yapısına sahiptir. Her eyaletin kendi içinde hükümeti ve parlamentosu bulunmaktadır. Siyasi partiler iki gruba ayrılmaktadır: Ulusal partiler ülke genelinde neredeyse her seçim bölgesinde seçimlere katılabilmektedir. Eyalet partileri bir ya da iki eyalette seçime girebilmektedir. Parlamenterler ise parti değiştirememektedir. Hindistan’da 2019 yılında yapılan seçimler yedi aşamada gerçekleşmiştir. Halk Meclisi’ne 543 üye seçilmiştir: Başbakanında üyesi olduğu iktidardaki BJP 349, ana muhalefet olan Kongre Partisi’nden ise 83 üye seçilmiştir. Cumhurbaşkanı beş yıllığına göreve gelmekte ve parlamentonun her iki kısmından seçilmiş üyeleri tarafından kararlaştırılmaktadır. Cumhurbaşkanı 2022 seçimlerinden itibaren Draupadi Murmu’dir. Hindistan tarihinde ikinci kez kadın cumhurbaşkanı seçmiş olmakla beraber Murmu ayrıca ilk yerli başkan olarak görev yapmaktadır. Başbakan ise cumhurbaşkanı tarafından seçilmekte ve hükümetin başı sayılmaktadır. 2014 yılından beri Norendra Modi bu görevi üstlenmektedir. (Hindistan’ın siyasi görünümü, tarih yok)
SONUÇ
Hindistan’da sömürge döneminde uygulanan iç politikaların etkileri halen devam etmektedir. İçe dönük ekonomi, Keşmir problemi, yoksulluk, yönetimdeki aksaklıklar, altyapı eksiklikleri, eğitim ve sağlık hizmetlerinden faydalanamama gibi bağımsızlık sonrası süreçte ve günümüzde çözüme kavuşamayan problemlerin temelinde bu politikalar yatmaktadır. 2020 yılında başlayan Covid-19 salgınında yaşanan olaylar bu problemlerin halen devam ettiğinin en büyük göstergesi olacaktır. Salgının en yaygın olduğu ülkelerden biri olması sağlık sistemi ile ilgili politikaların yetersizliğini göstermektedir. Ayrıca nüfusunun çok yoğun olması sosyoekonomik açıdan oldukça büyük bir problem teşkil etmektedir. Bu durum toplumsal problemlerin artmasına, genç kesimlerin eğitim ve kariyer konusunda sıkıntılar yaşamasına, gelir seviyesinin düşmesine sebep olmaktadır. Hindistan’ın iç politikalarını belirlerken bunları göz önünde bulundurarak ve yatırım/istihdam odaklı hareket etmelidir. (ÖZAY, 2021)
Hindistan’ın en büyük sorunlarından biri ise Hindu-Müslüman ayrışmasının yaşanmasıdır. Bu problem Hindistan ve Pakistan’ın ayrılmasıyla şiddetlenmeye başlamıştır. Bu ayrılmayla beraber toprak bütünlüğü bozularak travma ve siyasi kaygılar ortaya çıkmıştır. Doğal olarak bu olay topluma da lanse edilmiştir ve toplumda ayrışmalar başlamıştır. Günümüzde bu sorun Vatandaşlık Yasası’nın güncellenmesi konusu ile gündeme gelmiştir. Yasanın değiştirilmesi halinde Bangladeş, Pakistan ve Afganistan’dan gelen Müslüman göçmenlere vatandaşlık verilmeyeceği gündeme gelmiştir. Bu yasanın uygulamaya geçmesi laik devlet anlayışına aykırı olmakla beraber anayasalarında geçen eşitlik ilkesini de tamamen bozmaktadır. BJP Hindu Milliyetçiliğinin temsilcisi olarak kendini konumlandırmıştır. Parti yaklaşımının iç politikada yer alması toplumsal olarak büyük bir tepki toplamaktadır ve Müslümanların güvenliğini tehlikeye atmaktadır. (ÖZAY, 2021)
SON YÜZYILDA HİNDİSTAN
1940- Hindistan Müslümanları İngiltere’ye başvurarak Hindular ile Müslümanların ayrı devlet isteğini belirtmiştir.
1947- İngiltere, ülkeyi Pakistan ve Hindistan olarak ikiye ayırmıştır. Hindistan, bağımsızlığını ilan etmiştir.
1947- I. Hindistan-Pakistan Savaşı
1948- Hintli lider Mahatma Gandhi, bir Hintli tarafından öldürülmüştür.
1950- Anayasa kabul ederek Hindistan Cumhuriyetini ilan etmiştir. Dr. Rahendra Prasad ülkenin ilk cumhurbaşkanı seçilmiştir.
1965- II. Hindistan-Pakistan Savaşı
1971- SSCB ile dostluk anlaşması imzalanmıştır.
1974- Hindistan ilk füzesi Pokhran I’i uzaya fırlattı.
1977- Ülkede doğum kontrolü zorunluluğu gelmiştir.
1990- Hint Ordusu, Sri Lanka’dan çekilmiştir.
1999- Kargil Savaşı
2001- Uzaya ilk kez uydu gönderilmiş ve yörüngeye oturmuştur.
2007- Pratibha Patil, Hindistan’ın ilk kadın devlet başkanı seçilmiştir.
2014- Narendra Damodardas Modi, BJP lideri ve başbakan seçilmiştir.
2022- Draupadi Murmu devlet başkanı seçilmiştir. (Hindistan Cumhuriyeti, tarih yok)
KAYNAKÇA
Elik, S., & USLU, S. (2021). Kautilya’nın Dış Politika Kuramı Çerçevesinde Hindistan’ın Orta Asya İle İlişkileri, 1991-2019.
ERSİN, B. Y., & TANSEL AKPINAR, B. (2021). Hindistan ve Pakistan’ın Orta Asya Ülkeleriyle İktisadi İlişkileri Bağlamında Enerji. Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi.
Hindistan. (tarih yok). insamer.com: https://www.insamer.com/tr/ulke-profili-hindistan/ adresinden alındı
Hindistan Cumhuriyeti. (tarih yok). tarihiolaylar.com: https://www.tarihiolaylar.com/ulkeler/hindistan-130 adresinden alındı
Hindistan’ın siyasi görünümü. (tarih yok). www.mfa.gov.tr: https://www.mfa.gov.tr/hindistan-siyasi-gorunumu.tr.mfa adresinden alındı
ÖZAY, D. D. (2021). Hindistan Raporu.
PURTAŞ, F. (2006). AVRASYA’DAKİ ‘YENİ BÜYÜK OYUN’ BAĞLAMINDA AVRASYA’DAKİ ‘YENİ BÜYÜK OYUN’ BAĞLAMINDA. ajindex.com: http://www.ajindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423910608.pdf adresinden alındı