İbrahim Reisi’nin Ardından İran Dış Politikası Nasıl Şekillenecek?
19 Mayıs 2024’de İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki heyet Azerbaycan-İran arasındaki sınırda Kız Kalesi ve Hudaferin barajlarının açılışını yapmak üzere Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından üç ayrı helikopterle bölgeden ayrılan İran heyetinin helikopterlerinin kaybolduğu ve sonrasında sert iniş yaptığı ifade edildi. Bu süreç içinde İran makamlarından çelişkili açıklamalar gelse de düşen helikopterin, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin içinde bulunduğu helikopter olduğu söylendi. Bu helikopterin düşüş sebebinin ise kötü hava şartları sebebiyle Doğu Azerbaycan’da kaza kırıma uğradığı açıklandı. Nitekim kötü hava şartları, bölgenin sarp ve engebeli bir arazi yapısına sahip olması düşen helikopterin enkazına ulaşılmasında zorluklar yaşattı. Nitekim 7 saat sonra arama kurtarma için yardıma giden Akıncı İHA’sı enkazın yerini tespit ederek İranlı makamlarla paylaştı. Bölgeye giden İranlı makamlar başta Reisi olmak üzere heyette bulunan Dışişleri Bakanı Amir Abdullahiyan, Doğu Azerbaycan Valisi Malik Rahmeti, Tebriz Cuma İmamı Seyyid Muhammed Ali Âl-i Haşim’in cesetlerine ulaştı.
Bu süreçten sonra İran anayasasının 131. Maddesi devreye girmiş, Devrim Rehberi Ali Hamanei’in onayı ile Cumhurbaşkanı Birinci yardımcısı Muhammed Muhbir cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakan yardımcısı Ali Bakiri Keni Dışişleri Bakanlığını vekaleten devralmıştır. Bunun yanı sıra İran’da 28 Haziran 2024 tarihinde cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağı açıklandı.
Reisi’nin Dış Politikası
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ölümü dünyada pek çok tartışmayı beraberinde getirdi. Kazanın sebebi, İran makamlarının çelişkili ifadeleri vb. tartışmalar bunların başında gösterilebilir. Ancak Reisi sonrasında İran dış politikasının nasıl şekilleneceği biraz grift kalmış kalmıştır. Bunun sebebi ise araştırmacıların Reisi’yi, Hamanei sonrasında devrim rehberliği için en büyük adayı olarak görmesiydi. Zira Hamanei’n yeni bir adayının olmaması durumu, kendisinin yaşının ilerlemesi, ani bir şekilde hayatını kaybetmesi, İran’da çıkabilecek iç kargaşaya sebep olabilir. Bu durum ise araştırmacıları bu doğrultuya odaklanmaya sevk etmiştir. Mevcut yazı ise Reisi sonrası İran dış politikasını ele almaya çalışacaktır. Bu noktada Reisi’nin izlemiş olduğu dış politika ve İran’da cumhurbaşkanının rolü değerlendirilmesi gerekmektedir.
İran’da cumhurbaşkanı karar alıcı olmaktan ziyade daha çok uygulayıcı pozisyonundadır. Bu durum düşünüldüğünde Devrim rehberi Ali Hamanei, İbrahim Reisi’yi kendisine yakın olması bağlamında seçilmesi için mümkün mertebe bütün şartları sağlamıştır. Katılımın düşük olduğu 20221 seçimlerinde oyların yüzde 63’ünü alan Reisi cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bu süreçten sonra İran dış politikasında da bir takım değişimlerin yaşandığı görülmektedir. Nitekim bu süreçte ABD’nin seçim sürecinde olması, ABD eski başkanı Donald Trump’ın KOEP’ten çekilmesi, yeni sürecin belirsiz olması, Biden döneminde ise tam manasıyla KOEP’in canlandırılamaması İran’ın arayışını farklı yöne çekmiştir. Bu noktada Reisi, dış politikada dostlarımızı çeşitlendirmeliyiz söylemiyle birlikte, İran yönünü Asya’ya çevirmiştir. Bu minvalde Çin ile 25 yıllık, Rusya ile 20 yıllık kalkınma ve işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. Bunun yanı sıra İran’ın Şangay İşbirliği Örgütü ve BRİCS’e üyeliği Reisi döneminde gerçekleşmiştir.
Öte yandan İran’ın son dönemlerde Afrika politikasındaki aktif süreci gözden kaçmayacak derecede öneme sahiptir. Bununla birlikte II. Karabağ Savaşı sonrası gerilen İran-Azerbaycan ilişkilerinde de olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Zira Reisi, son gezisi olan Azerbaycan’da yaptığı konuşmada, kardeşlik vurgusu yapmış ve başkalarının buna engel olmaya çalıştığını ifade etmiştir. Ayrıca Türkiye ile olan ilişkilerde de gelişmeler yaşanmıştır. Teröre karşı ortak hareket edilmesi meselesi görüşülmüştür. Özetle Reisi ile birlikte İran dış politikada dostlarını çeşitlendirmeye çalışmış, yönünü Asya’ya çevirmiş komşularıyla normalleşmeye çalışarak ABD yaptırımlarına rağmen kendisini dünyaya entegre etmeyi hedeflemiştir. Bu doğrultuda aktif politika izlemiştir.
Reisi Sonrası İran Dış Politikası Nasıl Şekillenebilir?
Reisi sonrasında İran dış politikasında herhangi bir değişimin olup olmayacağı merak konusudur. Zira İran, 20 Haziranda cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidecektir. Bu süreç için henüz adayların belli olmamasına rağmen, muhafazakar bir adayın seçimi kazanacağı öngörülebilir. Nitekim karar verici dini rehber Ali Hamanei, muhafazakar Reisi’nin selefi reformist Hasan Ruhani ile bir takım problemler yaşamıştı. Bu durumu göz önünde bulunduğundan 2021 yılındaki seçimlerde aynı sürpriz ile karşılaşmak istememiştir. Bu yüzden muhafazakar Reisi’nin seçilmesi için imkanları sonuna kadar kullanmıştır. Bu doğrultuda seçilen Reisi’nin kabinesinde de yine müesses nizam ile arası iyi olan Amir Abdullahiyan dışişleri bakanı olmuştur.
Öte yandan İran, 1 Mart 2024 tarihinde parlamento seçimlerine gitmiş ve seçimlerde parlamentonun çoğunluğunu muhafazakarlar milletvekilleri elde etmiştir. Bu noktada devrim rehberi kendisiyle çalışılabilecek siyasi mekanizmayı oluşturmuştur (Muhafazakar Cumhurbaşkanı ve muhafazakar parlamento). Bu durum ise devrim rehberinin aldığı kararların uygulanmasında hızlı hareket edilmesini sağlayacak, muhalefet edecek mekanizmayı da ortadan kaldıracaktı. Hal böyleyken bu durum İran dış politikasına da etki edecektir. Nitekim 7 Ekim 2023’de Aksa Tufanı Operasyonu ile İran, Filistin direnişinin yanında yer almış ve sınırlarının ötesinde İsrail’e hedef olmuştur. Bunun en bariz örneği, İran’ın Şam konsolosluğunun İsrail tarafından vurulmasıdır. Bu durum İran’ın şahin bir kadro kurması için gerekli sebeplerin başında gelmektedir. Bununla birlikte ABD yaptırımlarına maruz kalan İran, Reisi ile birlikte Rusya-Çin ekseni içinde yer almıştır. Bu süreçten sonra bu ikili ile işbirliğini geliştiren İran; ŞİO, BRİCS gibi uluslararası örgütlerde de birlikte hareket etmiştir. Nitekim İran’ın bu çizgiden şaşmayacağı hatta ilişkileri daha da öteye götüreceği öngörülebilir.
Sonuç olarak, Reisi’nin iktidarı sürecinde aktif politika izleyen, komşularla ilişkilerini iyileştirmeye çalışan İran’ın, Reisi sonrasında da herhangi bir değişim yaşayacağı beklenmemektedir. Zira İran’ın dış politikasında kişilerden ziyade devletin dış politik görüşü değişmemektedir. Bununla birlikte karar verici merciinin dini rehber, uygulayıcı merciinin de cumhurbaşkanı olması, cumhurbaşkanının yetkilerini sınırlamaktadır. Bu bağlamda dini rehber Hamanei’nin siyaseti buna göre dizayn etmesi, gözden kaçmayacak bir detaydır. Bu durumda da 20 Haziran sonrası seçimlerde de yine Reisi çizgisinde olan bir adayın kazanacağını öngörülür hale gelmektedir. Bununla birlikte İran’ın gerek Rusya gerekse Çin ile dış politika ilişkilerini mevcut durumdan daha öteye götürmesi söz konusu olabilir. Zira adı geçen devletler, ABD ile yeni bir soğuk savaş dönemi yaşamaktadır. Bu durum ise bu devletlerin birlikte hareket etmesini zorunlu kılmaktadır. İran’ın Ortadoğu politikasında da sabır politikası izlemeye devam edeceği düşünülmektedir. Bölgedeki Şii milislerini destekleyen İran, kontrollü güç politikası ile caydırıcı hamleler yapmaktadır. Bunu ise daha çok Yemen’de desteklediği Husiler üzerinden yapması muhtemeldir. Zira 7 Ekim olaylarının ardından İsrail’in İran’ı savaşa çekmeye çalışma hamlesi başarılı olamamıştır. İsrail’in bu politikasından vazgeçmeyeceği söylenebilir. Bu durum karşısında İran kendi sınırlarına saldırı olmadığı müddetçe İsrail’e vekil güçleri üzerinden cevap vereceği aşikardır.