Joe Biden’ın Afganistan’dan Çekilmesi Bedelini Bizim Ödeyeceğimiz Bir Hata
Johnny MERCER, Birleşik Krallık Muhafazakar Parti Parlamento Üyesi.
Çeviren: Zuhal YILMAZ
Seçim savaşları – Irak ve şimdi Afganistan – doğaları gereği kalıcı bir taahhüt gerektirir.
‘’Kendileri için savaşmalılar, milletleri için savaşmalılar.”
Joe Biden’ın bu haftaki sözleri[1] kabalıktı ve bugün Afganistan’da neler olduğuna dair derin bir yanlış anlaşılma olduğunun üstünü örtüyordu. ABD ve NATO birliklerinin bölgeden çekilmesinin ardından Taliban, toprakların kontrolünü ele geçirmeye devam ederken, durum her geçen gün hızla kötüleşiyor. Perşembe günü Herat düştü ve Taliban’ın ilerleme hızı herkesi şaşırttı.
Biden’ın son 40 yılda neredeyse her ABD dış politika ve ulusal güvenlik sorununda yanıldığı gerçeğini görmezden gelseniz bile (bana inanmıyorsanız, eski ABD Savunma Bakanı Robert Gates’e sorun[2]), bugün olanlar önceki hatalarının çoğundan çok daha önemli.
Orada görev yapmış eski bir subay olarak tabii ki Afganistan’a duygusal olarak bağlıyım. Orada savaşmamış pek çok kişinin uzaktan gördüğü savaş yorgunluğunu da tamamen anlıyorum. Bedeli ağır,hiç bitmeyecek gibi ve bazen de sonuçsuz görünüyor. Ancak bu seçim savaşları – Irak ve şimdi Afganistan – doğaları gereği kalıcı bir taahhüt gerektiriyor.
İlk etapta oraya gitme tartışması gereksiz. Biz olduğumuz yerdeyiz. Ancak çocuk oyuncağıymışçasına ayrılabileceğimizi düşünmek – şu anda siyasi hayatımızın çok fazla kısmına nüfuz etmiş bir tür öğrenci siyaseti.
“Sizin saatleriniz var, bizim zamanımız var” – ya da bu yönde sözler – tanıdığım tüm Taliban komutanları tarafından söylendi. Askeri zayıflığımızın, bir sonraki seçimlerde hak iddia edebilmelerini sağlayacak hızlı kazanımlar ve temiz sonuçlar arayan ve savaşa gönderilenler üzerindeki seçimlerinin etkilerine karşı canice bir ilgisizliklik gösteren politika ustalarımızda yattığını biliyorlar.
Ne yapabiliriz? Sonsuza kadar Afganistan’da kalamayacağımız açık. Ancak, IŞİD veya Taliban gibi sürekli gelişen düşmanlara karşı koymak için bütün bir ulusun askeri kapasitesini yeniden inşa etmek istiyorsanız, bunu bir veya yirmi yılda yapamazsınız.
Bu süre içinde işin büyük kısmını halledebilirsiniz, ancak yakın mesafede birleşik silah savaşları yapmak veya yüksek riskli insan avı özel kuvvetleri yeteneğini olgunlaştırmak gibi becerileri öğrenmenin teknik uzmanlığı –ki bu herhangi bir isyan karşıtı kampanyanın temel taşıdır – çok daha büyük bir zaman alır.
Bunu biliyorum çünkü 2006, 2008, 2009 ve 2010’da Afganistan’da yaptığım şey buydu. Bu teknik bir mesele, zor bir iş ve uzun süreli bir bağlılık gerektirir. Ancak düzgün bir şekilde yapıldığında, bir isyanın ivmesini azaltmak, ortak güçlere kapasite ve en önemlisi güven inşa etmek ve Afgan rızasını korurken sivil kayıpları önemli ölçüde azaltmak açısından kesinlikle buna değer.
Son haftalarda değişen budur. Afganistan’da kalan 2500 asker, Biden’ın veya diğer siyasi gözlemcilerin çoğunun düşündüğünden çok daha büyük bir etkiye sahipti. Askeri anlamda çok açık ki modern savaş, az sayıdaki birliklerin ölçeğinde olağanüstü etkiler ortaya çıkarır. Bunu bir yana bırakın, stratejik olarak henüz olgunlaşmamış bir Afgan güvenlik mekanizması için bir felaket olur.
İşte bu yüzden bu destek kolları olmaksızın aniden geri çekilip, Taliban’ın Afgan güvenlik güçlerinin mevzilerini ele geçirmesini, bu kurumların bazılarının birkaç hafta içinde silinmesini özetle Afgan komandolarını infaz etmesini ve cezasız kalmasını Uluslararası Güvenlik Destek Kuvvetleri’nden gelen gece vuruşlarından endişe duymadan izlemek bu kadar yaralayıcı.
Birleşik Krallık, bu rollerden bazılarını yerine getirmek için tek taraflı olarak çalışabilir veya bir koalisyona liderlik edebilir. Elbette, mevcut taahhütlerin yeniden dengelenmesi gerekecek, ancak jeopolitik olarak bugün daha acil bir şey var mı? Afgan güvenlik güçlerine hava muharebe desteğini karadan fiziksel olarak sağlayabilirdik,ancak bunu yapacak siyasi iradeye sahip olmamız gerekirdi.
Elbette savunma harcamalarına yılda 40 milyar sterlin ödemiyoruz ve düzenli olarak Avrupa’nın en büyük savunma harcaması olmakla övünüyoruz,ki ancak o zaman Amerikalılar olmadan çalışamayacağımızı iddia etmeye çalışıyoruz. Harekete geçmeliyiz, ahlaki bir görevimiz var ve Birleşik Krallık hükümetini çok geç olmadan bunu yapmaya çağırıyorum. Küresel Britanya? Bunun bir şey ifade etmesini sağlayın.
Bir de tercümanlar meselesi var; Birleşik Krallık kuvvetlerine kendileri ve aileleri için büyük risklere rağmen yardım edenler, tehcir başvurularının sıklıkla yanlışlıkla reddedilmesi ve açıkça amaca uygun olmayan bir Afgan Tehcir ve Yardım Politikası[3] ile silikleştiriyor. Halkın tepkisine yanıt olsun diye küçük değişiklikler[4] yapmak, Afganlara olan borcumuzu ödemenin bir yolu değildir; Birleşik Krallık gazilerinin bizi hayatta tutanlarla olan bağlarını anlamamak, Birleşik Krallık savunma bakanlığının feci bir hesaplama hatasıdır.
Savunma Bakanı Ben Wallace işinin hakkını vermek için,kendini yanlış giden bazı yer değiştirme vakalarının üstesinden gelmeye adadı. Ancak bunun bu hatanın bu kadar çok yapılmış olması, Afganistan’ı her fırsatta desteklemek konusunda lakırdılar etmeyi sürdüren bir hükümeti çok kötü yansıtıyor.
Bir de tabii ki yakınlarını kaybedenlerin ve gazilerin aileleri var. Askeri camiadaki gururu hakkında yüksek sesle ve uzun süre şarkı söyleyen bir ülke için, hükümetin bu bölgeden çekilmesi utanç verici olmaya devam ediyor.
Temmuz 2019’da Başbakan Boris Johnson’ı İngiltere’nin ilk Gazi İşleri Ofisini açmaya ikna etmeyi başardım. Şaşırtıcı bir şekilde, o zamandan beri, fonlamayı yüzde 40 oranında azalttı,[5] bir kabine bakanını ofiste göreve getirme sözünden döndü ve gazilerimize olan taahhütlerinden kaçınmaya çalıştı.
Bu yılın ocak ayında veriler bunu yansıtacak şekilde değişti. Tarihimizde ilk kez, 18 ila 35 yaşları arasındaysanız ve Afganistan’da muharebede görev yaptıysanız, eşdeğer sivil kesime kıyasla, ciddi zihinsel sağlık sorunları yaşama olasılığınız artık daha yüksek.[6] Tarihsel olarak, her yaş grubunda bunun tersi olmuştur. Bu değişim yıllar önce tahmin edilmişti; durdurmamış olmamız utanç verici.
Hükümetin yıllardır sırtını dayadığı askeri yardım kuruluşları, pandemi nedeniyle gelirlerinin büyük ölçüde azaldığını gördü. Bu engellemeler küçülmeyecek, büyüyecek ve gazilerimize karşı sorumluluklarını gerçekten anlayan bir başbakana ihtiyacımız var; bu ülkenin henüz gerçekten sahip olmadığı bir başbakan. Kendinden önce gelenler cahillik savunmasına başvurabilir; ama Boris Johnson’ın mazereti yok. Gazilere olan taahhütlerini yerine getirmekten bilinçli olarak kaçtı ve bu kararların sonuçlarını önümüzdeki yıllarda yaşayacağız.
Afganistan hesaplaşmasının pek çok yüzü var – özellikle de elbette bu güzel ülke ve halkı için. Ama burada da bir etkisi var. Afganistan düşerse, kuşkusuz burada evimizde daha az güvende olacağız. Ve toprağın gerek altında gerek üstünde bu ülkeyi yeniden inşa etmek için bedenlerini ve zihinlerini feda eden onca Britanyalının kişisel fedakarlıkları, ne içindi?
Kaynakça
MERCER, J. (2021, Ağustos 13). MAKALE. Ağustos 13, 2021 tarihinde POLİTİCO: https://www.politico.eu/article/joe-biden-afghanistan-pullout-mistake/ adresinden alındı
-
https://www.politico.com/news/2021/08/11/biden-afghanistan-not-my-problem-503928 ↑
-
https://www.nytimes.com/2014/01/08/world/asia/obama-lost-faith-in-his-afghan-strategy-memoir-asserts.html?hpw&rref=politics&pagewanted=all ↑
-
https://www.gov.uk/government/publications/afghan-relocations-and-assistance-policy/afghan-relocations-and-assistance-policy-information-and-guidance ↑
-
https://www.gov.uk/government/speeches/afghan-relocation-and-assistance-policy ↑
-
https://www.thetimes.co.uk/article/anger-as-veterans-office-faces-big-cut-to-budget-k8msx0bfp ↑
-
https://kcmhr.org/pdf/2021_TRIAD_report.pdf ↑