Konjonktürel Bir Değerlendirme: Karabağ Sorunu ve Aktör İncelemesi
Öz
Azerbaycan ve Ermenistan arasında oldukça uzun tarihi bir geçmişe sahip Karabağ sorunu sebebiyle bugüne kadar çok sayıda katliam, yerinden edilmeler ve ciddi insan hakları ihlalleri yaşanmıştır. Sorunun asıl resmi Sovyetlerin çöküşü ile, yani 1980’lerden sonra, başlamıştır. Bu noktada Sovyetlerin bir stratejisi elbette vardır. Bağımsız Devletler Topluluğu ya da Ermenistan bu stratejilerdendir. Ermenistan, Karabağ’ın kendisine ait olduğunu ileri sürmektedir. Ancak Azerbaycan tarafından haklı olarak buna karşı bir duruş vardır, şöyle ki; Karabağ Azerbaycan sahasında hüküm süren Türk devletlerinin de hâkimiyet alanındadır. Bölgede yaşanan bu kriz sebebiyle Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalar hiç durmamıştır. Keza Hocalı Soykırımı böyle bir şekilde tarihe kara bir leke olarak sürülmüştür. Azerbaycan ve Karabağ arasındaki anlaşmazlık, Azerbaycan’ın düzenlediği askeri bir operasyon ile Ermenistan’ın bölgeden çıkarılması şeklinde sonlanmış görünmektedir ancak Hocalı’nın eksik kalması Azerbaycan için yeni bir çatışmanın her an çıkabileceğini göstermektedir. Hocalı bir semboldür, tıpkı Fethiye Camii gibi Ermeni diasporası başta olmak üzere Rusya’ya ve İran’a da psikolojik bir unsurdur. Sonuçta birçok hegemon devleterin de tedirginliği görülmektedir, kimisi hukuksuzluğun içine düşerek dünyayı şaşırtmış kimisi de emperyalist çıkarlarının tehlikeye girmesinden korkmuştur.
♣
Anahtar Kelimeler:
Karabağ, Azerbaycan, Türkiye, Rusya, Fransa, Hocalı Soykırımı
♣
Nur Beliz ERDOĞAN YÜKSEL[1]
GİRİŞ
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Karabağ Sorunu, oldukça önemli bir meseledir ki tarihsel olarak net bir şekilde Sovyetlerin çöküşüyle görülmektedir. Dolayısı ile bu durum biraz da Sovyetlerin Kafkaslar’dan elini çekmeme çabasını da göstermektedir. Tarihsele bakıldığı zaman Ermenilerin, Sovyetlerin vazgeçilmez bir unsuru olduğu görülecektir. Yani Ermenistan’ın arkasındaki Rusya faktörü de unutulmamalıdır. Ancak Rusya’nın BM bünyesindeki konumunu da unutmamak gerekir. Dolayısı ile uymak zorunda olduğu hukuki bir sorumluluk da vardır fakat isterse bunun da yolunu bulabilecek Rusya’yı bu noktada durduran şey sadece BM bünyesinde bulunması değildir, aynı zamanda Türkiye ile olan ilişkilerinin de varlığıdır.
Bu çalışmanın varsayımı, Karabağ sorununa dair en son gerçekleşen Eylül Savaşı’nda daha net ifade edilecektir. Şöyle ki, Azerbaycan ciddi bir başarı kazanmıştır ve kendi göbeğini kendi kesmiştir. Bu noktada İran’ın da korkusu yeniden gündeme gelmiştir: İran’daki Azerbaycan nüfusu çok önemlidir. Akabinde Erdoğan’ın Bakü’de okuduğu şiir ile birlikte İran’ın rahatsızlığı artmıştır. Dolayısı ile Karabağ sadece Azerbaycan’ın sorunu değildir ki zamanında Ermenistan tarafından yaşatılan Hocalı Soykırımı ile birlikte bunun uluslararasındaki boyutu da unutulmamalıdır. Eylül Savaşı ile birlikte Hocalı’nın geri alınamaması önemlidir. Hocalı, Azerbaycan’ın bağımsızlığının sembolüdür, Ermeni zulmünün de en önemli göstergesidir. Kısacası bu çalışmada olaylar tek tek ele alınarak kemikleşmiş bir soruna değinilerek, sorunun günümüz konjonktüründe kemikleşmiş halinden sıyrılmaya başladığı ortaya koyulacaktır. Sonuçta bu çalışma deneysel bir metinden ziyade, metodolojik bir çıktı olacaktır.
1. ERMENİSTAN FIRSATÇILIĞI: KARABAĞ SORUNU
Azerbaycan ve Ermenistan arasında oldukça uzun tarihi bir geçmişe sahip ve uluslararasında kemikleşmiş olan Karabağ sorunu sebebiyle bugüne kadar çok sayıda katliam, yerinden edilmeler ve ciddi insan hakları ihlalleri yaşanmıştır. Karabağ bölgesi Azerbaycan, Ermenistan ve İran topraklarını kontrol edebilecek bir noktada olduğundan jeopolitik açıdan da çok önemlidir. Sovyetlerin çözülüş sürecine girilmesi ile birlikte fırsat kazanan Ermenistan, Rusya tarafından da kışkırtılarak, bu bölgede hegemonyasını kurmak istemiştir.[2] Keza Sovyetlerin de kendisinden kopan uluslara yönelik politikaları devam etmiştir.[3] Ayrıca Karabağ üzerindeki hak iddiasını buradaki nüfusun çoğunluğunu oluşturduklarına da dayandırmıştır.[4] Ancak bu iddianın doğruluğu sorgulanmalıdır.
Ermenistan; Karabağ bölgesinde kendi nüfus çoğunluğuna dayanarak, ancak bu kendisinin ve Rusya’nın eliyle inşa edilmiştir demiştik, Karabağ’ın kendisine ait olduğunu ileri sürmektedir. Bu şekilde BM’nin öncülüğündeki self determinasyon ilkesine sırtını dayamıştır ve Karabağ’da bir referandum talep etmektedir.[5] Ancak self determinasyon ilkesi Ermenistan tarafından çok yanlış yorumlanmaktadır ya da daha doğru bir ifade ile söz konusu ile, Ermenistan’ın kendi çıkarlarına alet ettiği bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Self determinasyon kendi kaderini tayin etmekten kasıttır, demek değildir ki kendi toprağı olduğunu ileri sürerek bir yeri işgal etmektir. Daha detaylı açıklamak gerekirse, şöyle ki sömürülen ulusların kendi kaderini tayin etme serbestisi vardır.[6] Ancak Karabağ’da böyle bir durum söz konusu olamaz. İşte Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki meselenin özü de buradan kaynaklanır.
Ermenistan’ın nüfus yoğunluğu tezine karşılık ise Azerbaycan’da Karabağ Bölgesi’nin hukuki ve tarihi olarak kendisine ait olduğunu ileri sürmektedir. Çünkü Karabağ Azerbaycan sahasında hüküm süren Türk devletlerinin de hâkimiyet alanındadır.[7] Bölgede yaşanan bu kriz sebebiyle Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalar hiç durmamıştır. Tarihin en önemli soykırımlarından bir tanesi de 1992 yılında Hocalı kasabasında Ermeniler tarafından gerçekleştirilen Hocalı Soykırımı’dır.[8] Yani Karabağ’da birçok kez ateşkes gerçekleştirilmiştir, ancak birçok kez de bozulmuştur.
1.1. Hocalı Soykırımı
26 Şubat 1992’de Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşayan insanların toplu bir şekilde öldürülmesi ile herkesin aklına çivi ile kazılan Hocalı Soykırımı, Ermenistan’ın tarihe yerleştirdiği kara bir lekedir.[9] Sonuçta uluslararası literatürde soykırımın tanımı sistemli bir şekilde olmasından gelir ve toplu mezarların bulunması da gerekir.[10] Ek olarak Ermeniler Rusya ordusundan da destek almışlardır Kısacası Hocalı; literatürdeki soykırım tanımından da yola çıkarak, uluslararasının da bir sorunu olmalıdır. Ayrıca bu soykırım Ermeniler tarafından yapılan bir intikamdır. Şöyle ki, olaylar 1988 ile birlikte Ermenilerin Azerbaycan topraklarına iyice müdahale etmeleri ile birlikte başlamıştır.[11]
İnsan Hakları İzleme Örgütü; Hocalı Soykırımı’nı Karabağ savaşlarında yaşanan sıkıntılardan da daha kapsamlı sivil bir soykırım olarak nitelendirmiştir.[12] Ermeniler, saldırıyı bir günde gerçekleştirilmiş ve insani bir drama yaşatmıştır. Ermeni güçleri çok fazla kişiyi esir almış, bunların çoğundan haber alınamamıştır. Hayatta kalanların ise söylediklerinden şu anlaşılmaktadır: Soykırımdan birkaç gün önceden planlamalar yapılmıştır, bölge abluka altına alınmıştır[13] Ermenilerin yaptıkları; anne karnındaki bebeğin dahi, annesinin karnından çıkarılması ile, büyük bir zulme tanıklıktır. Ayrıca bu şekilde katlettikleri masumların cesetlerine de işkence yaparak tanınmaz hale getirmişlerdir. Kız çocuklarına dahi tecavüzler edilmiştir.[14]
2. 2020 Eylül Savaşı: Karabağ Çözülüş Sürecinde Türkiye İşbirliği
Azerbaycan ve Karabağ arasındaki anlaşmazlık, Azerbaycan’ın düzenlediği askeri bir operasyon ile Ermenistan’ın bölgeden çıkarılması şeklinde sonlanmış görünmektedir ki Rusya’nın da çıkarı gereği diplomatik arayışa girdiği unutulmamalıdır.[15] Bu noktada Rusya Barış Gücü’nü de Ermenistan’ın arındırılması yönünde kullanma sözü vermiştir ve zaten BM’nin Karabağ’ı Azerbaycan toprağı olarak tanımış olması da Rusya’nın Ermenistan’a karşı pek vefalı olamayacağını gösterecekti. Keza Türkiye ile de karşı karşıya gelmek işine gelmeyecekti. Dolayısı ile Azerbaycan’ın Türkiye ile olan ilişkilerinin de etkisi vardır.[16]
Kısaca bahsetmek gerekirse; 2020’nin eylül ayında Ermeniler tarafından yeniden bozulan ateşkes ile birlikte, yine bir savaş yaşanmıştır ki bu Karabağ Savaşı’nı ve uluslararasını yakından ilgilendirmektedir.
Sonuçta Azerbaycan ve Türkiye işbirliğinde gerçekleşen Azerbaycan’ın haklı savunması görülmüştür.[17] Bu şekilde bir zafer kazanılmıştır ve uluslararasındaki bu kemikleşmiş sorunun çözülüşü başlamıştır ancak sorun hala tam olarak çözülememiştir. Çünkü başta Hocalı olmak üzere bazı bölgelerin hala tam olarak alınamaması sonucunda yeni bir çatışmanın ihtimali söz konusudur, muhtemeldir. Sonuçta Hocalı bir semboldür, tıpkı Fethiye Camii gibi Ermeni diasporası başta olmak üzere Rusya’ya ve İran’a da psikolojik bir unsurdur.
2.1. İran’ın Azerbaycan Korkusu
Azerbaycan Ermenistan’ın en başta haksız bir şekilde öne sürdüğü self determinasyonu, haklı bir şekilde kendisi gerçekleştirmiştir. Artık kendi göbek bağını kesmesinin vakti gelmiştir. Bu noktada en önemli sembol Şuşa’dır. Karabağ’a koridor fethedilmiştir.[18] Ermeni ordusu cenk meydanında çarpışılarak alt edilmiştir. Ermenistan lideri Paşinyan rezil edilmiştir ve Ermenistan pes etmiştir.[19]
İran’da yaşayan Azerbaycanlı vatandaşlar, Karabağ’da yaşananın kendilerine de dönmesinden korkmaktadırlar.[20] Ek olarak Başkan Erdoğan’ın Eylül Savaşı sonrası Bakü’de okuduğu şiir, Azerbaycan’ın birleşme arzusunu da bir kez daha hislendirmiştir. Bu noktada İran’ın tedirgin olduğu söylenebilir.[21] Azerbaycan’ı eleştiren Batı ekolü de vardır, fakat ateşkesi bozanın Ermenistan olduğu da unutulmamalıdır. Ayrıca Azerbaycan’ın Türkiye ile olan ikili ilişkisi de bu eleştirilerin nedenlerinden biridir. Bu dönemde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çalışmaları en öne çıkan muhalif devletlerden Yunanistan’ı ve dahi Fransa’yı da pek mutlu etmemiştir.[22] Örneğin Fransa, dünyayı da şaşırtmış; müttefiki Ermenistan’ın bile desteklemeyeceği bir karara imza atmış Karabağ’ı ayrı bir cumhuriyet olarak tanımlamıştır.
2.2. Fransa Karabağ’a “Fransız” Kaldı
Fransa’nın kendi kendine almış olduğu Karabağ kararında, Karabağ’ın ayrı bir cumhuriyet olarak tanınması uluslararası hukukun tanınmadığını göstermiştir. Şöyle ki, bunu anlaşmazlığın asıl aktörü olan ve işgalini legalleştiren Ermenistan bile iddia etmemişken üçüncü bir kişi olarak Fransa’nın bu yaklaşımı yeni tartışmaları beraberinde getirmiştir ancak sonuç bellidir. Fransa bu noktada kendisine, Sovyetlerin dağılmasından sonra 1992’de yine uluslararası hukukta tanınmayan bir şekilde bağımsızlığını iddia ederek ortaya çıkan Karabağ Cumhuriyeti’ni de öncü kılıyor olabilir.[23] Ancak bu durum şu anki çatışmaların da temelini oluşturmuştur.[24] Her şeye rağmen uluslararası hukuka uygun bir biçimde BM’nin Karabağ’ı Azerbaycan toprağı olarak nitelendirdiği de çoğu kez görülmüştür ki bu noktada Avrupa Konseyi’nin de Ermenistan’a yönelik bir uyarısı gerçekleşmiştir.[25] Şöyle ki, BM’nin kararına uyulması gerektiğini belirtmiştir.
Kısacası Fransa’nın tek taraflı bu tanıma kararına yönelik uluslararası hukuk açısından bir bağlayıcılık olmadığını söylemek mümkündür. [26] Keza buna yönelik Azerbaycan’ın haklı olarak bir tepkisi de görülür. Bu konudaki ince detay önemlidir. Dolayısı ile Bakü’de Fransa Büyükelçisi’ne verilen bir nota görülmüştür.[27] Bu aslında bir kınama olup bağlayıcılığından ziyade avantajı vardır; örneğin Azerbaycan bu noktada Fransa’ya karşı kınamasını Fransa’nın büyükelçisine yönelik sözlü nota vermesi ile gerçekleştirmiştir ve bu şekilde Fransa’nın bu tek taraflı uluslararası hukuka aykırı işleminden dolayı doğacak sonuçlarda kendisini sorumlu kılmamıştır. Dolayısı ile aslında haklarını da saklı tutmuştur. İşte konunun ince detayı bu şekilde görülmektedir. Olası bir askeri müdahalede hakkı saklı olduğundan, karşılığını vermesi de uluslararası hukuka uygun olacaktır. Bu noktada, Ermenistan için de Karabağ’a yönelik değişen bir durum söz konusu değildir.
SONUÇ
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Karabağ meselesinde, Batı’nın da dâhil olduğu bir güç mücadelesi yaşanmaktadır. Bu konu da hepsini durduran şey BM’nin vermiş olduğu Karabağ kararının da var olan etkisidir. Ancak elbette tek neden bu da değildir, ciddi bir çıkar çatışması vardır fakat Türkiye’de önemli bir aktördür. Örneğin Rusya’nın Türkiye ile ikili ilişkilerini de bozmak istememesi bu şekilde değerlendirilebilir. Sonuçta İran’ın dahi Karabağ konusunda tedirginliği oluşmuştur. Kısacası Karabağ’da sağlanan başarı, Karabağ üzerinden çıkar sağlamak isteyen tüm devletleri endişelendirmiştir. Bu noktada Rusya’nın kendisine emperyalist bir koridor açması sekteye uğramıştır, İran’ın da Azerbaycanlı vatandaşlarının üzerindeki hegemonyası sıkıntıya girmiştir. Her şeye rağmen Karabağ’ın başarısı buruktur, keza Hocalı eksiktir. Ermenistan için Şuşa’nın düşmesi ne kadar korkunçsa, Hocalı’nın alınması ile birlikte ulusal birliğini taçlandıracak Azerbaycan için de bu bölge, yani Hocalı; işte o kadar önemlidir. Dolayısı ile son gerçekleşen Karabağ Savaşı’nda zafer kazanan Azerbaycan’ın kendi göbek bağını kestiği görülmüş olsa da, Hocalı’nın Azerbaycan’a geçmesi şarttır, zorunludur.
KAYNAKÇA / REFERANSLAR:
DENİZ B., “Dağlık Karabağ Meselesinin Çözümünde Türkiye’nin Rolü”, https://www.academia.edu/download/65138728/Dagl%C4%B1k_Karabag_Meselesinin_Cozumunde_Turkiye_nin_Rolu_.pdf.
HASANOĞLU M. vd., “İkinci Karabağ Savaşı Sonrası Azerbaycan – Türkiye İlişkileri”, Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi, 3(3), 2020, s. 522-529.
HEKİMOĞLU M.M., “Self Determinasyon Bağlamında Dağlık Karabağ Sorunu”, Uluslararası Hukuk ve Politika, 11(41), 2014, s.109.
HUKUKÇULAR D., Uluslararası Hukuk Komisyonu, “Fransa’nın Dağlık Karabağ Sorunu ve Senatonun Uluslararası Hukuk İhlal Niteliğindeki Kararı”, https://www.hukukcular.org.tr/fransanin-daglik-karabag-sorunu-ve-senatonun-uluslararasi-hukuku-ihlal-niteligindeki-karari/, (ET: 24/06/2021) .
ÖZDAŞLI E., “Hocalı Soykırımı ile İlgili Türk Kamuoyunun Görüşleri Üzerine Bir Araştırma”, İİBF Dergisi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, 7(2), 2020, s. 457-472.
REHİMOV R., “Azerbaycan Fransa’ya Nota Verdi”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/azerbaycan-fransaya-nota-verdi/2065826, (ET: 24/06/2021).
ÇENET R., https://www.youtube.com/watch? https://www.youtube.com/watch?v=OKxEymsIMSA&list=PLsGjpjwTomm5GLuX5MRwZOVaJuqxpeKH9&index=4, (ET: 24/06/2021).
SAFAROV P., “1990`ların Ilk Yarısında Türkiye`nin Güney Kafkasya Stratejisinde Azerbaycan Cumhuriyeti”, Türk Kültürü ve Medeniyeti Araştırma Dergisi, 1(2), ss. 46-55.
ÜNER M., “Hocalı Soykırımı”, Akademik Tarih ve Düşünme Dergisi, 2(5), 2015, ss.193-196.
YORULMAZ R., “Sıcak Gündem: Doğu Akdeniz”, Ortadoğu Analiz, 10(88), 2019, ss. 80-83.
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dördüncü Sınıf Öğrencisi ↑
Esma Özdaşlı, “Hocalı Soykırımı ile İlgili Türk Kamuoyunun Görüşleri Üzerine Bir Araştırma”, İİBF Dergisi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, 7(2), 2020, s. 462. ↑
Örneğin Sovyetler kendisinden kopan ulusları, yine kendisi kurduğu Bağımsız Devletler Topluluğu’na üye yapmıştır. Sonuçta Sovyetler’den kopan uluslar bağımsızlıklarını alsa bile ekonomik olarak yalnız kalma korkularından yine Sovyetlerin emperyalizmine muhtaç bırakılmıştır. Ermenistan ve Azerbaycan bu şekilde Karabağ üzerinden birbirlerine düşürülmüştür ki Ermenilerin Azerbaycan gibi masum oldukları düşünülemez. ↑
Ancak Rusya’nın Kafkaslar’da izlediği politikadan kaynaklıydı ve Rusya’nın Kafkasya politikasından Ermenistan ve genel anlamda Ermeniler vazgeçilmez bir unsurdu. Detaylı bilgi için: Merve Üner, “Hocalı Soykırımı”, Akademik Tarih ve Düşünme Dergisi, 2(5), 2015, s. 194; Esma Özdaşlı, a.g.m., s. 461; Batuhan Deniz, “Dağlık Karabağ Meselesinin Çözümünde Türkiye’nin Rolü”, https://www.academia.edu/download/65138728/Dagl%C4%B1k_Karabag_Meselesinin_Cozumunde_Turkiye_nin_Rolu_.pdf. ↑
Ancak bu durum BM’nin de çıkarına uygun hale getirilmesinden başka bir şey değildir. Sonuçta BM’nin de kararı Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğudur. Detaylı bilgi için: Hukukçular Derneği, Uluslararası Hukuk Komisyonu, “Fransa’nın Dağlık Karabağ Sorunu ve Senatonun Uluslararası Hukuk İhlal Niteliğindeki Kararı”, https://www.hukukcular.org.tr/fransanin-daglik-karabag-sorunu-ve-senatonun-uluslararasi-hukuku-ihlal-niteligindeki-karari/, (ET: 24/06/2021) . ↑
Mehmet Merdan Hekimoğlu, “Self Determinasyon Bağlamında Dağlık Karabağ Sorunu”, Uluslararası Hukuk ve Politika, 11(41), 2014, s.109. ↑
Eğer Karabağ’ın Ermenistan tarafından işgaline izin verilirse, Türk dünyasının bağlantısını da uzaklaştıracaktır. Detaylı bilgi için: Esma Özdaşlı, a.g.m., s. 462. ↑
A.g.m., s. 460. ↑
s. 470. ↑
Hocalı’da yaşananlara katliam diyenler de vardır, bu aslında bir algı operasyonudur. Ayrıca Hocalı’nın demografik yapısı da göz ardı edilir. Dolayısı ile Hocalı bir katliam değil soykırımdır. Ayrıca BM’nin de buna yönelik kararı bellidir. Detaylı bilgi için: s. 460. ↑
Merve Üner, a.g.m. ↑
Esma Özdaşlı, a.g.m., s. 470. ↑
A.g.m., s.463.=”#post-3740-footnote-ref-13″
Merve Üner, a.g.m., s. 195. ↑
Murteza Hasanoğlu vd., “İkinci Karabağ Savaşı Sonrası Azerbaycan – Türkiye İlişkileri”, Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi, 3(3), 2020, s. 526. ↑
A.g.m., ss. 523-527. “#post-3740-footnote-ref-16″>↑
Murteza Hasanoğlu vd., a.g.m., s. 527. ↑
Esma Özdaşlı, a.g.m., s. 462. ↑
Tatlı bir tebessüm için: https://www.youtube.com/watch?v=p-1JcNfR_6M☺☺☺. ↑
Detaylı bilgi için: Parfiz Safarov, “1990`ların Ilk Yarısında Türkiye`nin Güney Kafkasya Stratejisinde Azerbaycan Cumhuriyeti”, Türk Kültürü ve Medeniyeti Araştırma Dergisi, 1(2), s. 47 ↑
Detaylı bilgi için: Mustafa Melih Ahıshalı, “İranlı Uzmanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Okuduğu Şiire Yersiz Tepkileri Eleştirdi”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/iranli-uzmanlar-cumhurbaskani-erdoganin-okudugu-siire-yersiz-tepkileri-elestirdi/2078962#, (ET: 16/01/2020) ↑
Detaylı bilgi için: Recep Yorulmaz, “Sıcak Gündem: Doğu Akdeniz”, Ortadoğu Analiz, 10(88), 2019, ss. 80-82. ↑
Mehmet Merdan Hekimoğlu, a.g.m., s.106. ↑
Hukukçular Derneği, a.g.y. ↑
A.g.y. ↑
Tanıma, bir devletin kendisi bakımından meşru ilan etmesi ile görülür. Fransa’nın tam olarak yaptığı da budur, kendi siyasi emelleri uğruna uluslararası hukuka uygun olmayan bir biçimde tanıdığı Karabağ Cumhuriyeti, uluslararası toplumda ciddi tartışmalara yol açmıştır demek mümkündür. ↑
Ruslan Rehimov, “Azerbaycan Fransa’ya Nota Verdi”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/azerbaycan-fransaya-nota-verdi/2065826, (ET: 22/06/2021). ↑