Rusya Raporu
Rusya’nın Asya’daki Konumu ve Önemi
Asya kıtasının önemli ülkelerinden biri olan Rusya, toprak genişliği bakımından dünyanın en büyük ülkesidir. Kuzey doğusunda Finlandiya, tam kuzeyinde ise Kuzey Buz Denizi ile sınırı vardır. Güneyinde Kazakistan, Moğolistan ve Çin Halk Cumhuriyeti ile sınır komşusudur. Batısındaysa Doğu Avrupa ile komşudur. Rusya’nın genel çerçevesi bu şekildedir.
Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla ortaya çıkan 15 devletten biri olan Rusya Federasyonu, uluslararası sistem içerisinde şüphesiz çok önemli bir konuma sahipti (CAFERSOY, 2002). Rusya Federasyonu’nun geniş coğrafyaya sahip olması, nükleer silaha sahip bir ülke konumunda olması, zengin doğal kaynaklara sahip olması, son 50 yıl içerisinde dünyadaki iki süper güçten biri olması ve 15. yüzyıldan bu yana köklü bir devlet geleneğine sahip olması uluslararası sistemde çok önemli bir konuma sahip olmasının başlıca sebeplerindendir (CAFERSOY, 2002). Bu şekilde Rusya sadece Asya kıtasında değil, dünyada söz sahibi olan ve uluslararası sistem içerisinde dikkate alınması gereken bir devlettir.
Rusya aynı zamanda coğrafi bir süper güçtür. Günümüz itibariyle Rusya 17.1milyon km2 ‘lik bir yüzölçümüne sahiptir. Bu rakam Rusya’dan sonra dünyadaki yüzölçümü en geniş iki ülke olan Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’nın toplam yüzölçümüne neredeyse çok yakındır (CAFERSOY, 2002). Rusya’nın Asya kıtasında bu kadar geniş topraklara sahip olmasının kendisi açısından hem iyi yönleri hem de kötü yönleri mevcuttur. Rusya tarihine baktığımız zaman sürekli bir yayılmadan bahsedebiliriz. “Yalnızca Büyük Petro’dan 1914 yılına kadar Rusya günlük ortalama 83 km2 ve yıllık 80 bin km2 genişlemiştir” (CAFERSOY, 2002). Geçmişten bu yana sürekli yayılmasının ve günümüzde bu denli geniş yüzölçümüne sahip olmasının en büyük sebebi kendi güvenliğidir. Çünkü Rusya toprakları genel itibariyle düz olduğundan, doğal engellerin (yüksek dağlar vs.) bulunmamasından dolayı saldırılara açık bir coğrafyadır. Bu yüzden tarih boyunca birçok saldırıya maruz kalmıştır. Rusya tarihine baktığımızda 13.yy’da Moğol-Tatar istilası, 17. yy’da batıdan gelen Polonya, 18. yy’da İsveç, 19. yy’da Fransız ve 20. yy’da Almanya saldırılarını örnek gösterebiliriz (CAFERSOY, 2002). Fakat yüzölçümünün genişliği, içe doğru derinlik saldırılar karşısında Rusya için büyük bir avantajdır. Yüzölçümü çok fazla geniş olunca sürekli olarak Rus ordusu geri çekilebiliyor. Bu durumda da karşı taraf sert iklime sahip Rusya topraklarında çok fazla ilerleyemiyor. Napolyon ve Hitler saldırılarını bu şekilde engellemişlerdir.
Rusya topraklarının hem Avrupa hem de Asya’da bulunmasından ötürü; Avrupalılar tarafından Asyalı, Asyalılar tarafından ise Avrupalı olarak nitelendirilmektedirler. Bu sebepten ötürü nevi şahsına münhasır bir medeniyettir (CAFERSOY, 2002). Bu konuda Türkiye ile benzerliğini görebilirsiniz. Türkiye’nin de Avrupa ülkesi mi Ortadoğu ülkesi mi olduğu halen bir tartışma konusudur. Bu konudaki ikilik günümüzde de devam etmektedir. Fakat Rusya’da 1917 Bolşevik İhtilali’nden sonra ortaya çıkan Avrasyacılık akımı ile Rusya’nın Avrupa’nın değil, Avrasya’nın jeopolitik konseptine ait olduğu savunulmuştur (Dinler, 2018). Avrasyacılara göre Rusya hem tarihi niteliği hem de kültürel niteliği bakımından yalnızca Asya veya Avrupa’da karşılık bulamaz. Çünkü Avrasyacılar, Rusya’nın nevi şahsına münhasır bir medeniyet olduğunu ve bunu da ancak “Avrasya Medeniyeti” olarak açıklanabileceğini belirtmişlerdir (Dinler, 2018).
Rusya’nın Asya üzerindeki büyüklüğü ve hakimiyeti Sovyetler Birliği’nin dağılışından sonra da devam etmiştir. SSCB dönemindeki kadar etkin olmasa da Rusya her zaman için Asya’daki en önde gelen devletlerden biridir. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılmasından sonra dahi Rusya devleti, eski Sovyetler coğrafyasını kendi doğal etki alanı olarak görmüştür her zaman (TÜYSÜZOĞLU, 2013). Bu nedenle Karadeniz havzasında ve Doğu Avrupa’daki NATO’nun yapmış olduğu genişleme girişimleri Rusya tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Bu tepkilerinde Rusya belli başlı avantajlarını kullanmaktadır. Avrasya genelinde bilgi birikimine sahip olması, Rusça konuşan ve Slav kökenli halkları koruma politikası; bölgedeki ülkelere sosyo-kültürel yakınlığı, ekonomik açıdan tamamlayıcılığı ve siyasal bağları Avrasya genelinde Batı ile rekabetinde Rusya’ya önemli avantajlar sağlamaktadır (TÜYSÜZOĞLU, 2013).
Asya’daki diğer ülkelere bakacak olursak, Çin’in güçlenmesi, İran ile Batı’nın pek iyi ilişkilere sahip olmayışı Rusya’nın Batı gözündeki önemini de artırmaktadır. Bu durum Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Rusya’yı tamamen kaybetmemeye özen göstermelerinin en önemli sebeplerinden biridir. Rusya’nın sağladığı bu önemli avantaj aynı zamanda diğer Asya ülkelerine karşı, Asya’daki kendi konumunu ve önemini de artırmaktadır.
Enerji ve Rusya:
Konumunun Rusya’ya kazandırdığı en büyük avantajlardan biri de yer altı kaynakları olmuştur. SSCB’nin yıkılmasından sonra ekonomide lider konumundaki Amerika Birleşik Devletleri için günümüzde Rusya ekonomik bir tehdit değildir. Çünkü Amerika ile kıyaslanacak kadar iyi bir ekonomiye sahip değil. Buna rağmen askerî açıdan ABD için önemli bir rakiptir ve Rusya her zaman çok güçlü bir devlet olmuştur. Bu gücünü önemli ölçüde sahip olduğu enerjiye borçludur. Coğrafi konumunun Rusya’ya sağladığı bu avantaj, dış politikada dahi Rusya’ya önemli avantajlar sağlamaktadır. Avrupa’nın doğalgaz ihtiyacını Rusya’dan karşılaması ve hatta Avrupa’nın doğalgaz açısından Rusya’ya bağımlı olduğunu söyleyebiliriz. Bu Avrupa açısından büyük bir zafiyet. Rusya’nın bu mevcut durumu koz olarak kullandığı zamanlarda oldu. Fakat Rusya enerjiyi “siyasi silah” olarak kullandığına dair söylemleri reddetmektedir. 2022 yılında Kuzey Akım 1 boru hattı üzerinden Avrupa’ya giden gazı kesmeye başlamıştır. Rus şirket Gazprom Mayıs 2022’de Belarus’tan Polonya’ya giden ve oradan da Almanya üzerinden Avrupa’ya doğalgaz taşıyan bir boru hattını kapatmıştır (Rusya, Avrupa’ya gaz akışını nasıl kesiyor?, 2022). Bakım ve onarım çalışmalarını öne sürerek birden fazla kez Avrupa’ya doğalgazı kesmiştir. Özellikle günümüzde ekonomik açıdan çok fazla ön planda olan ve 2050 yılına doğru en büyük 2. ekonomi olması planlanan Hindistan, yine enerjisini Rusya’dan karşılamaktadır. Yalnızca coğrafi konumunun bile Rusya’ya büyük avantajlar sağladığını görmekteyiz.
Rusya’nın Asya’daki Dış Politikası
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin yıkılışından sonra Asya’da güç boşluğu meydana gelmiştir. Süper güç ABD bu boşluktan NATO ve AB aracılığıyla faydalanmak istemiş ve Rusya ile hep bir mücadele içerisinde olmuştur. Rusya çevresinde üçüncü bir faktörün varlığından hep rahatsızlık duymuş, bu sebepten ötürü çevresinde tampon bölgeler oluşturmaya çalışmıştır. Bu tampon bölgelerin en başta geleni Ukrayna diyebiliriz. Çünkü Ukrayna, Rusya’nın Avrupa’ya karşı tampon bölge oluşturmasını sağlamaktadır. Ayrıca Yakın Çevre Doktrini kapsamında Rusya yanı başındaki Ukrayna’yı yabancı bir güce kaptırmak istememektedir (Dinler, 2018). Ukrayna tarihsel ve kültürel bakımdan da Rusya için önem arz etmektedir. Tarihteki ilk Rus devleti olan Kiev Rus Devleti Ukrayna’da kurulmuştur (Dinler, 2018). Bu yüzden Ukrayna, Rusya için birçok anlam ifade etmektedir.
ABD başta olmak üzere Ukrayna’nın başka bir devletin etkisi altına girmesini istemeyen Rusya, Ukrayna üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmaktadır. Ukrayna jeopolitik açıdan yalnızca Rusya için değil Batı için de çok önemli bir ülke. Bu sebepten Batı ve Rusya’nın Ukrayna üzerinde jeopolitik rekabeti sürekli olarak devam etmektedir.
ABD ve AB’nin Ukrayna için yaptığı hamlelere karşı Rusya Kırım’ı ilhak ederek sert bir şekilde tepki göstermiştir. Rusya, gelen uluslararası tepkiler ve yaptırımlara rağmen Kırım ilhakından geri adım atmamıştır (Dinler, 2018). Şubat 2022’ de ise Rusya Ukrayna üzerine askeri operasyon düzenlemiştir. Aylar süren Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin; Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinde yapılan referandumlar sonucu bu dört bölgenin Rusya’ya bağlandığını açıkladı.
Rusya için Orta Asya:
Orta Asya bölgesi Rusya için coğrafi açıdan fazlasıyla önem arz eden bir bölgedir. Rusya’nın tehdit olarak gördüğü ülkelerle arasına tampon bölgeler açmasını da düşünürsek, Orta Asya Rusya için vazgeçilmez bir tampon bölge olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle de Asya’daki bir diğer güç olan Çin’e karşı (Aliyev, 2016). SSCB’nin dağılmasından sonra ilk yıllarda Orta Asya bölgesi Rusya için ikincil planda kalmıştır. Rusya’nın ilk dönemlerinde Rus siyasi karar mercileri, Rusya’nın siyasi bütünlüğünü korumaya odaklanmış ve Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarına müdahale etmemişlerdir (Aliyev, 2016). Fakat 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren Orta Asya bölgesi Avrasyacı-pragmatik bir dış politika geliştiren Rusya için yeniden odak merkezi haline gelmiştir (Aliyev, 2016).
Orta Asya bölgesine diğer devletlerin temasta bulunmasından rahatsız olan Rusya, 1990’lı yıllarda Türkiye’nin bölgeye olan temaslarından rahatsız olmuş ve bölge ülkelerinde Rusya yanlısı aktörleri iktidar mücadelelerinde desteklemiştir. Örneğin 1991’de Kırgızistan’da Rusya yanlısı Askar Akayev’i iktidara getirmesi, Özbekistan’da İslam karşıtı bir laiklik uygulayan İslam Kerimov’u desteklemesi vs. (Aliyev, 2016)
Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri:
Bir ülke için o bölge önem arz etmekte ise muhakkak o ülke orada bir askeri üs bulundurmak zorundadır. Askerî açıdan varlık gösterilmesi o bölgeyi kendi çıkarları açısından korumanın en etkili yoludur. Rusya’da Orta Asya için bu yöntemi uygulamaktadır. Rusya Federasyonu’nun Orta Asya’da hali hazırda üç ülkede askeri üsleri varlık göstermektedir. Bu askeri üsler Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan’da yer almaktadır. “Rusya’nın Kazakistan’ın farklı bölgelerinde toplam 11 milyon hektar civarında bir alana tekabül eden 7 farklı tesisi bulunmaktadır.” (Aliyev, 2016).
Fotoğraf: BİLGESAM – Bayram Aliyev
Rusya’nın İç Politikası
Rusya; yarı başkanlık sistemi ile idare edilen, kendi anayasaları ile yasama ve yürütme organlarına sahip 21 cumhuriyet, 9 eyalet (Kray), 46 bölge (Oblast), 2 federal statüye sahip şehir (Moskova ve St. Petersburg). 5 özerk bölgeden (Avtonomnaya Oblast/Avtonomnıy Okrug) oluşan, 83 idari birimli (Kırım ve Sivastopol hariç) bir federasyondur (Rusya Federasyonu’nun Siyasi Görünümü).
Yürütme erkinin başı devlet başkanıdır. Günümüz itibariyle (2022) Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’dir. Rusya devlet başkanı dokunulmazlığa sahiptir ve geniş yetkileri vardır. Hükümet toplantılarına başkanlık eder, üst düzey yargı ve denetim kurumlarının yöneticilerini atar ve görevden alır. Ayrıca Duma’yı feshetme yetkisi de bulunmaktadır (KEMALOĞLU, 2016). Rusya’da başbakan devlet başkanı tarafından atanır. Yine devlet başkanının onayıyla hükümeti kurar. Hükümetin kurulabilmesi için başbakanın Devlet Duma’sından güvenoyu alması gerekmektedir. Rusya’da parlamento ise çift kanatlıdır. Her federe birim tarafından 2 temsilci atanan “Federasyon Konseyi” ve üyelerinin (450) doğrudan halk tarafından seçildiği “Devlet Duması” bulunmaktadır.
Rusya’da üç ana seçim türü bulunmaktadır;
*Federal seçimler
*Bölgesel Seçimler
*Belediye yerel seçimleri
Federal seçim türü kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Rusya Federasyonu cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Devlet Duması milletvekilleri seçimleri. Rusya Federasyonu devlet başkanı 6 yıllığına seçilmektedir. Bölgesel seçimler ise Rusya’daki federal devletlerin cumhurbaşkanlığı, kendi yasama organlarının üyelerinin seçilmesi gibi bölgesel seçimleri kapsamaktadır. Belediye yerel seçimlerinde; belediye başkanı ve şehir Duma milletvekilleri seçilmektedir.
Rusya Federasyonu’nun ilk dönemlerinden beri iç politikada “merkezileşme” politikası benimsenmiştir. Merkezileşme politikası Vladimir Putin’in iktidara gelmesi ile uygulanmaya başlanmıştır (KEMALOĞLU, 2016). Rusya Federasyonu’nun ilk yıllarında iç politikanın önemli gelişmeleri; Çeçenistan Savaşı’nın bitirilip istikrarın sağlanması -Putin’in Çeçenistan politikası nitekim halk tarafından desteklenmiştir- cumhuriyetlerin Moskova’ya bağlılıklarının arttırılması, ortak anayasa ve hukuki sistemin yapılandırılması gösterilebilir (KEMALOĞLU, 2016).
Vladimir Putin’in merkeziyetçi ve demografik politikalarının kısa sürede sonuç vermesi, yönünü başka alanlara çevirmesini sağlamıştır. İç politikadaki başarıları beraberinde diplomaside de başarı getirmiştir. Çünkü ülke içi istikrarı sağlaması dışarıya yönelmesine fırsat tanımıştır. Putin dönemi git gide güçlenen Rusya artık dış politikada daha büyük adımlar atmaya başlamıştır (Kırım ve Ukrayna örnek gösterilebilir).
Rusya Demokratikleşme Süreci Hakkında:
Rusya tarihine baktığımızda demokratikleşme çabalarını üç döneme ayırabiliriz. Çarlık dönemi, Sovyetler Birliği dönemi ve SSCB’nin yıkılmasıyla ortaya çıkan Rusya Federasyonu dönemi (BAHARÇİÇEK & AĞIR, 2014). Çarlık Rusya mutlak monarşi ile yönetilmekteydi. Birkaç zayıf ve başarısız demokratikleşme girişimi dışında Çarlık döneminde ciddi bir gelişme olmamıştır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği döneminde yönetim tamamen komünist partinin elinde bulunmuştur. SSCB dönemi geniş katılımlı bir meclis olan Yüksek Sovyet, göstermelik bir kurum olarak varlığını sürdürmüştür. Komünist partinin kararlarını onaylamaktan öteye gidememiştir (BAHARÇİÇEK & AĞIR, 2014). Fakat 1985 yılında “Gorbaçov reformları” sayesinde sınırlı da olsa demokratikleşme adımları atılmıştır (BAHARÇİÇEK & AĞIR, 2014). Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra ortaya çıkan Rusya Federasyonu, SSCB gibi totaliter bir rejim olmamıştır. Fakat Rusya’nın demokratikleşme çabalarına bakıldığı zaman çağdaşlarından geri kalındığı görülmektedir.
Son Yüzyılda Rusya
*1914 – Rus Çarlığının I. Dünya Savaşı’na katılması
*1917 – Bolşevik İhtilali
*1918 – Son Rus Çarı II. Nikolay ve ailesinin Bolşevikler tarafından kurşuna dizilmesi
*1918 – Rus İç Savaşı’nın başlaması
*1922 – Rus İç Savaşı’nın bitişi
*1922 – SSCB’nin kurulması
*1924 – Vladimir Lenin’in ölümü
*1927 – Josef Stalin’in SSCB lideri haline gelmesi
*1941 – Nazi Almanyası’nın Sovyetler Birliği’ni işgal etmesi
*1953 – Josef Stalin’in ölümü
*1961 – Sovyetler Birliği, Vostok serisi uzay araçları ile uzaya ilk insanı (Yuri Gagari) göndermeyi başardı.
*1962 – Küba Füze Krizi (ABD’nin İtalya ve Türkiye’ye nükleer başlıklı füze yerleştirmesi üzerine SSCB’nin de Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi)
*1964 – Nikita Kruşçev Sovyetler Birliği Komünist Parti Birinci Sekreterliği görevini bıraktığını açıkladı.
*1982 – Yuri Andropov Sovyetler Birliği Komünist Parti Merkez Komitesi Genel Sekreterliği görevine seçildi
*1985 – Glasnost Politikalarının uygulanmaya başlanması
*1991 – SSCB’nin dağılışı
*2000 – Vladimir Putin’in ilk kez Rusya Federasyonu devlet başkanı seçilmesi
*2014 – Rusya’nın Kırım’ı ilhakı
*2022 – Rusya’nın Ukrayna’ya askeri operasyon düzenlemesi
SEDAT YILDIZ
Kaynakça
Aliyev, B. (2016, Temmuz 20). Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üsleri. Temmuz 2016 tarihinde Academia: https://www.academia.edu/27864589/Rusyanın_Orta_Asyadaki_Askeri_Üsleri adresinden alındı
BAHARÇİÇEK, A., & AĞIR, O. (2014). Rusya’nın Başarısız Demokratikleşme Tarihi. Birey ve Toplum, 4(8), 5-27.
CAFERSOY, N. (2002). Rus Jeopolitik Düşüncesinde Misyon Arayışları. Avrasya Dosyası, 8(4), 51-101.
Dinler, M. (2018). JEOPOLİTİK ÇERÇEVEDE UKRAYNA-RUSYA GERİLİMİ . Edirne: TRAKYA ÜNİVERSİTESİ.
Kamalov, İ. (2011). Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarının 20. yılında Rusya’nın Orta Asya Politikaları. Ahmet Yesevi Üniversitesi.
KEMALOĞLU, İ. (2016). 21. Yüzyılın Başında Rusya Federasyonu. Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 3(2), 1-14.
Rusya Federasyonu’nun Siyasi Görünümü. (tarih yok). mfa.gov.tr: https://www.mfa.gov.tr/rusya-siyasi-gorunumu.tr.mfa adresinden alındı
Rusya, Avrupa’ya gaz akışını nasıl kesiyor? (2022, Eylül 7). BBC.
TÜYSÜZOĞLU, G. (2013). Rusya Dış Politikası’nın Etkin Silahı: Donmuş Çatışma Bölgeleri . Güvenlik Stratejileri(26), 185-213.